15 Mayıs 2016 Pazar

Venedik'e Gidiş ve Konaklama

Floransa'dan sonraki durağım Venedik.

Floransa'dan 49 euro karşılığında TrenItalia'nin hızlı treni ile iki saatlik bir yolculuk sonrası Venedik Santa Lucia tren istasyonuna varıyorum. Venedik'te beni kapalı ve yağmurlu bir hava karşılıyor. Buna biraz canım sıkılısa da ben trenden inip bir sigara içip harita ve vaporetto bileti temin edip müze ve etkinliklerle ilgili Tourist Information'dan bilgi alıp da istasyondan çıkana kadar yağmur dinmiş, bulutlar da şehri terk etmeye karar vermiş.

Daha önce hiç bir şehirde Tourist Information'da şehir haritalarının ücretli satıldığına şahit olmamıştım. Venedik'te harita ücretli, 3 euro. Sebebini sonra anladım. Bu şehirde elinizde harita olması ya da olmaması hiç fark etmiyor, eninde sonunda kayboluyorsunuz. Boşuna harita alıp kağıt israfı yapmayın mesajını vermeye çalışıyor olabilir şehir yönetimi.

Oryantiringde defalarca kaybolmuş olabilirim, ama orası orman. Kaybolmam da normal bence. Şehir içinde elimde haritayla her türlü yolumu bulurum. Venedik hariç. Çünkü bina numaralandırma sistemi çok tuhaf. Hala çözebilmiş değilim.

Normal sokak numaralandırma sistemi nasıldır hatırlayalım: sokağın bir tarafında tek rakamlı binalar, diğer tarafında çift rakamlı binalar vardır. Venedik böyle değil. Bina numaraları ardışık. 120, 121, 122... diye numarlandırılmış binaların önünden yürüyüp 212 numarayı arıyorsunuz diyelim. Doğru yolda olduğunuzu sanıyorsunuz. Derken binalar bitiyor, ufak bir calle'den karşıya geçiyorsunuz hop bina numaraları 423'e çıkmış. Aradaki 300 binaya ne olmuş, 200'le başlayan binalar nerede çöz çözebilirsen.Yolun karşısına bakıyorsunuz 600'lü numaralar. Gerçekten çok kafa karıştırıcı.

Yani ben bu Venedik'in adreslendirme sistemini çözemedim. Bir çok kere kayboldum. Hatta bir tanesinde öyle bir kayboldum ki adanın bittiği yere kadar gitmişim. Resmen ana karadaydım, arabalar, otobüsler cirit atıyordu. Korktum, o panikle ilk vaporetto'ya attım kendimi, o da yanlış vaporetto'ymuş. Daha da panik oldum. İlk defa bir seyahatimde bu kadar tedirgin oldum. Daha da gelmem Venedik'e dedim.

Sadece kaybolduğum için değil ama Venedik'e ısınamadım. Tamam o kanalları, palazzo'larıyla çok orijinal bir şehir, gördüğüme memnun oldum ama bana hitap etmedi, ikinci defa gitmek isteyeceğim bir şehir değil. Kendimi İtalya'da hissetmedim bir kere. Çok aristokrat. Bilemedim işte nasıl anlatacağımı ama hissiyatım bu yönde.

Bir de çok pahallı. Çok çok pahallı. Tek toplu ulaşım aracı olan vaporetto'ların bir saatlik bileti 7,5 euro mesela. İki günlük bilet 30 euro. Ben gittiğim yerlerde genelde şehir merkezinde konaklayıp, şehri de yürüyerek gezmeyi tercih ettiğimden günlük toplu ulaşım kartları almam. Ama hem otele ulaşmak için vaporetto kullanmam gerektiğinden hem de Murano ve Burano'ya gidecek olmamdan dolayı iki günlük bilet almamın benim için daha uygun olacağına karar verdim.

Biletimi ve haritamı aldıktan sonra Grand Canal'ı boydan boya geçen 1 numaralı vaporetto'ya bindim. Bir de kenardan yer kaptım kendime hem otele ulaşım hem de kanal turunu aradan çıkartmış oldum. Gerçekten enfes manzaralar eşliğinde otele doğru yola koyuldum. Venedik'e gittiğinizde yaklaşık 1,5 saatinizi bu vaporetto için ayırın, pişman olmazsınız.

Otel seçme konusundaki beceriksizliğim burada da tescillendi. Castello Bölgesi'nde yer alan Hotel Fontana'da yapmıştım rezervasyonumu. Konum çok iyiydi. Vaporetto iskelesine 3 dakika, San Marco meydanına 5 dakika uzaklıkta, hareketli bir bölgedeydi. Ve otelle ilgili tek iyi şey konumuydu.

Temizliğinden pek memnun kalmadım, odamın kapısı bozuktu kilit takılıp duruyordu ve odada wifi yoktu. Bir daha söylüyorum: sene olmuş 2016 ve odada wifi yoktu. Booking.com'da otelde wifi var yazıyor, ama sadece lobide olduğu yazmıyor. Haberiniz olsun.

Çıkış yaparken bana panaromik bir Venedik fotoğrafı hediye etmiş olsalar da gönlümü kazanamadılar. Ancak konaklama için Castello Bölgesi'nin iyi bir seçim olduğunu söyleyebilirim.

Şimdi yazdıklarımı okuyunca fark ettim de sanki Venedik'e değil de sürgüne gitmişim gibi yazmışım. O kadar da değil! Güzel şeyler de vardı. Onları da yazacağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder