9 Mayıs 2016 Pazartesi

Pisa

Pisa'ya nasıl gidilir? Çok kolay: Şurada da yazdığım gibi 8,40 euro karşılığında trene atlar, yaklaşık 1 saatte varırsınız.

Eğer benim gibi Train Italia treni ile gideceksiniz biletiniz numarasız kategorisinden olacaktır, bu nedenle trene binmeden önce peronda biletinizi valide etmeyi de unutmazsanız sorunsuz bir şekilde hop Pisa'ya varabilirsiniz.

Pisa tren istasyonundan çıktıktan sonra dümdüz yürüyüp, ilk meydanı geçip ikinci meydana geldiğinizde, ki kendisi Piazza Vittorio Emanuel II oluyor, sol tarafta Tourist Information'ı bulacaksınız Bulacaksınız da başınız göğe mi erecek? Hayır efendim. Zaten ofisi muhtemelen açık da bulamayacaksınız. Çünkü Pisa şehrindeki bu turist ofisi saat 13:30'da kapanıyor. Ertesi güne kadar açılmamak kaydıyla hem de.

Yani Pisa halkı diyor ki "Eyyy turistler, buraya gelecekseniz sabahtan erken gelin." E tabi ben bunu bilmiyordum. Bir de Pisa planım "Giderim, biraz şehrin içinde dolaşır, yürüyerek meşhur kuleye gider sonra da dönerim" den ibaret olduğu için, üstüne üstlük gitmeden önce internetten iki satır da bir şey okumamış olduğum için elimde bir harita dahi olmadan, güneşin altında Piazza Vittorio Emanuel II'de kalakaldım. "Buraya kadar geldim, kuleyi göremeyecek miyim?" diye küçük bir panik dalgasına bile kapıldım.

Tamam olayı dramatize etmeyeyim, sonuçta yoldan geçen herhangi birine kule nerede desem yolu tarif ederdi herhalde ama gururuma yediremedim. Pisa Kulesi gibi bir simgeye nasıl gidilir diye sormak ağır geldi.

Hemen gördüğüm bir büfeden harita aldım. "Tamam" dedim "şimdi haritadan yolumu bulurum." O kadar oryantiring maceram var sonuçta, haritalara yabancı değilim

Lakin ben sanıyorum ki, haritayı açtığımda "Pisa Kulesi buradaaaa" diye kırmızı oklarla işaretlenmiş bir şey göreceğim. Heyhat. İşte harita şu:

Kendinizi yormayın ben söyleyeyim, kule haritanın sol üst köşesinde 0.5 cm çapında işaretlenmiş bir yuvarlak. Üstelik adı da Pisa Kulesi değil. Elbette bulamadım.

İçim sıkılmış bir halde aval aval çevreme bakınırken kendimle gurur duyma anlarından birini yaşadım. Bir afiş gördüm: Torre Real Estate.

Tatatataaaaamm, bu seyahatimde tırmandığım o kadar kulenin bir hayrını göreceğimi biliyorum elbet. Kule kelimesinin İtalyancasının Torre olduğunu öğrenmiştim artık.

"Ben" dedim, "kuleyi bulamıyorsam Kule Emlakçısını bulurum. Adı kule olan emlakçı kuleye yakın olmayacak da nerede olacak." Hemen emlakçının adresini haritada buldum ve hemen yanında da Pisa Kulesini.

Buradan Torre Emlakçısı'na teşekkürlerimi, sevgilerimi, saygılarımı yolluyorum. Ama kendimi de unutmuyorum. Kendime de kocaman aferinler, alkışlar gelsin. 

İtalyanlar Pisa Kulesi'ne Torre Pendente diyormuş, artık hayatta unutmam.

Ondan sonra kendimle gurur duyarak kuleye doğru yola koyuldum. Hem de yolda güzel manzaralar eşliğinde:

 

Ağzım açık, sokaklara baka baka yaklaşık 15 dakikalık bir yürüyüşten sonra kule, vaftizhane ve katedralin yer aldığı Campo dei Miracoli - Mucizeler Meydanı'na vardım.


Kuleyi görür görmez hemen ölçüp biçmeye başladım, ben buna tırmanabilir miyim diye:


Artık profesyonel bir kule tırmanıcısı olarak "bunun basamakları bana vız gelir" dedim. Vurdum kendimi kulenin tepesine. Burada bir not, kuleye çıkarken yanınızda hiç bir çantaya izin yok, küçük omuz çantanızı bile emanet dolaplarına bırakmanız gerekiyor.

İşte kuleden görünüş:

Bir de Pisa Kulesi'ni böyle görün:

Kuleye tırmanma dışında katedrali de gezip sonra da çimenlerin üzerinde keyfimi çattıktan sonra dedim artık dönüş vakti geldi. Geldiğimden farklı bir rota izleyerek, Pisa sokaklarında kaybola kaybola Floransa'ya dönmek üzere istasyona geri geldim. Elbette bu sefer nereye gideceğimi bilerek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder