Rahmi Koç Müzesi

İstanbul'da boş bir günde, hava da güzelse yapılabilecek en güzel aktivitelerden biri Rahmi Koç Müzesi'ni gezmek olabilir.

Günün gerçekten boş olması gerekiyor çünkü o kadar büyük ki hakkını vererek gezebilmek için 1 tam gün ayrılması hiç de fazla olmaz.

Eski otomobiller, makineler, zeytinyağı imalathanesi, denizcilik bölümü, tekneler ve tabii ki denizaltı en fazla aklımda kalanlar.

Otomobiller çok çeşitli, çok albenili. Amaaa benim en çok ilgimi çeken Harry Potter'ın da arabası olan Ford Angila oldu.

Babam zeytin kralı olduğu için zeytinyağı imalathanesi ister istemez ilgi alanıma girdi.

Çeşitli makinelerin sergilendiği bölümlerde 1900'lü yılların başında üretilmiş traktör, yol açma makinesi gibi sanayi tipi araçlar da vardı. Endüstriyel araçlara özel ilgi duyduğum falan yok ama aynı tarihlerde bizim milletimiz varlık mücadelesi vermeye çalışırken el oğulları nelerle uğraşıyormuş diye dedikodu yaptık beyimle de oradan aklımda kaldı.

Benim için en ilginç olan kısım ise denizaltıydı. Hayatımda ilk defa, ve tahminimce de son olarak, bir denizaltının içine girdim. Sürekli mutfağımın küçük olduğundan şikayet eden ben, denizaltının mutfakçığında 84 kişilik mürettebata yemek hazırlandığını öğrenince kendimden utandım.

Şaka bir yana da elbette salon-salamanje falan beklemiyordum ama bu kadar küçük olacağını da hayal etmiyordum. Çok enteresandı benim için. İçeride foto çekimine izin verilmediği için sizinle sadece sertifikamı paylaşacağım.

bugüne bugün sertifikalı denizaltı ziyaretçisiyim

Neyse efendim, fırsat yaratın, gidin müzeyi gezin. Yeterince gezip yorulduktan sonra da müze içerisinde yer alan restoranlardan birinde Haliç'e karşı soğuk biranızı içerken atıştırmalıkları götürün. İşte havanın güzel olması da tam bu noktada önem kazanıyor. Bu bira keyfini açık havada yapmanın tadı başka oluyor.

Müze falan diye başlık attım, havalı bir şeyler yazmaya niyetlendim ama kültürel aktivite falan güzel de o biranın tadı ayrı güzeldi beah!