23 Eylül 2013 Pazartesi

Güzelliğin on para etmez, bu bendeki haset olmasa

Oldum olası estetikten ziyade fonksiyonelliğe önem veren bir insan olmuşumdur. Hayır, en doğrusu bu demiyorum, bunula gurur da duymuyorum ama böyle biriyim işte.

Giyim kuşam konusunda mesela, dünyanın en güzel giysisi de olsa rahat rahat oturup kalkamıyorsam, ancak sopa gibi durarak elbiseyi taşıyabiliyorsam - ki duramam- bu parça asla benim tarzım değildir.

Ayakkabı konusunda keza, daha önce de bahsettiğim gibi "eğer bir köpek beni kovalamaya karar verirse koşarak kaçabilmeliyim" kriteri modelden önce gelir.

Güzel yemek yapmayı zaten beceremem ama sunumu hiç beceremem. Çok özenirim böyle şık sofralara ama sadece özenirim, icraat yok.

Dekorasyon zira. 21 yaşımdan beri kendi evlerimde oturdum. Bu evlerin her bir eşyasını kendim seçtim.  Ama 13 senedir hiç bir evimin dekorasyonunu beğenmemişimdir.

Belki zamansızlıktan belki sabırsızlıktan belki imkansızlıktan belki de yeteneksizlikten şu estetik konusunu hiç beceremiyorum. Bu saatten sonra da becerebileceğimi sanmıyorum. Yani sefil bir hayat sürmüyorum elbette ama görselliğe pek de önem vermiyorum.

Halbuki ne kadınlar var, her zaman şık bakımlı. Makyajı hep düzgün, saçının bir teli bile ayrık durmuyor, giyim kuşam desen o biçim. O ayakkabılarla yürüyemiyor belki ama durdu mu sülün gibi duruyor.

Ama bacım, sen güzel görüncem diye spor salonuna da pür makyaj, saçlar kuaförden yeni çıkmışçasına geliyorsan ben de böyle sanal ortamda dedikodunu yaparım. Sanal ortamla yetinmem gerçek hayatta da arkadan konuşurum. Belki sana yakalanırım, biraz utanırım ama dalgamı da geçerim.

Bizim salonda bir hanım kızımız var, maşallah çok güzel bir hatun kişi. Ama güzelliği yeterli gelmiyor olmalı ki, bilumum kozmetik ürününden de tam destek alıyor. Hem de spora gelirken. Makyaja asla karşı değilim, ben de yaparım, güzel yapana da hayran kalırım, ama spora gelirken makyajlı gelinir mi? Sen suratında o kat kat fondötendi, pudraydı nasıl ter atacaksın bacım?

Hee sana dert mi oldu derseniz oldu valla. Koşu bandında deli danalar gibi tepinirken aynada bir onun pürüzsüz cildini, bir de benim pancardan hallice suratımı görünce depresyona girdim. Hızımı da alamadım, geldim burada içimi döktüm.

Oh be rahatladım biraz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder