24 Eylül 2013 Salı

Bir kitabın düşündürdükleri

Bu hafta Zülfü Livaneli'nin Serenad kitabını okudum.

Kitapla ilgili yorumlar çok olumluydu. Kayınpederim de kitap okumayı çok sever, sohbet esnasında bana okuyup okumadığımı sormuştu, ben de okumadığımı ama hakkındaki yorumlar çok iyi olduğu için en kısa sürede alıp okuyacağımı söylemiştim.

İki gün sonra telefon geldi "kızım" dedi "dışarıdaydım ben sana aldım Serenad'ı, haber vereyim dedim, sen de alma". Ne kadar şeker değil mi, çok sevindim. Kitap elime ulaşır ulaşmaz başladım okumaya, resmen elimden bırakamadım. Ve neden bu kitabı daha önce okumadım diye kendime çok kızdım.


Hikaye II. Dünya Savaşı'nda Yahudiler'in yaşadıklarını bir aşk hikayesi etrafında anlatıyor. II. Dünya Savaşı'nı konu alan bir çok kitap okumuş, bir çok film seyretmişimdir ama her seferinde insan doğasında var olan kötülüğün güçlülüğü karşısında hayrete düşüyorum. Ve hep korkarak şunu düşünüyorum; yeterince ikna edilen herkes cani olabilir mi?

Bu konuda bir hocam, II. Dünya Savaşı sırasında sıradan Alman vatandaşlarının komşuları, dostları olan Yahudilere reva görülen zulme neden başkaldırmadıklarını açıklamak için 1970'lerde yapılan Milgram deneylerinden  bahsetmişti. Çalışmaya katılan deneklere cezanın öğrenme üzerine etkisi hakkında yapılan bir deneyin parçası oldukları söylenerek, yanlış cevap verilen her soru için yan odadaki "öğrenciye" artan şiddete elektrik verecek bir düğmeye basmaları istenmiş.

Aslında bahsedilen öğrenci bir tiyatro oyuncusu ve düğmeye basıldığında gerçekten elektrik verilmiyor. Ancak denekler güçlü bir akıma maruz kalan kişinin tepkilerini görüyorlar ve buna rağmen deneklerin yarısından fazlası 450 volta kadar düğmeye basıyor. (450 volt!!! koca koca buzdolabı, televizyon vs taktığımız prizlerde 220 volt akım var)

Deneklerin içinde çok yüksek eğitime sahip profiller de var ve araştırmacı rolündeki kişi elektrik vermenin bu araştırma için gerekli olduğunu söylemek dışında hiç ikna yöntemi (korku, tehdit, ceza vb) kullanmıyor. Sonuçlar gerçekten çok korkutucu. Deneyin tamamının gelişimini buradan okuyabilirsiniz. Aynı yerde, bir lise öğretmeninin sınıfındaki öğrencileri nasıl "Nazi"leştirdiğinin anlatıldığı bir deney de var.

İnsan doğası gerçekten çok korkutucu.

Neyse, kitaba geri döneyim. Hikaye sadece Almanya'daki Yahudilerin hikayesini değil, o dönemde Türkiye'ye sığınan Yahudi bilim insanlarının eğitim ve kültür hayatımıza katkılarından da bahsediyor. Ayrıca bir gemi dolusu insanın kurtuluş umudu olarak başlayıp katledilmeleriyle sonuçlanan Struma felaketi ve kurşuna dizilmek için Rusya'ya yollanan, bu kaderden kaçmak için intiharı seçen Kırım Türkler'inden oluşan Mavi Alay'ın hikayesi de yer alıyor.

Kitabın bazı bölümleri ders verir tarzda ama genelinde kesinlikle okunması gereken bir kitap. Eğer hala bu kitabı okuma fırsatı bulamadıysanız en kısa zamanda fırsat yaratıp okumanızı tavsiye ediyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder