15 Mart 2015 Pazar

Kürk Mantolu Madonna

Tam 72 yaşındaki Kürk Mantolu Madonna, son bir kaç senedir hep çok satanlar listelerinde gördüğüm, hakkında çok yorum, tavsiye okuduğum bir kitaptı.

Nihayet ben de Raif Efendi ve Maria Puder ile tanışma şerefine nail oldum.


Türk edebiyatının en önemli karakterlerinden Maria Puder, bu şanının her parçasını bileğinin hakkıyla kazanmış olduğunu okuyucuya kanıtlıyor. Neden sanal ortamlarda en fazla tercih edilen takma isimlerden biri olduğunu, hayata ve aşka karşı takındığı tavırdan şıp diye anlıyorsunuz. Bu kadar erkeğin ona hayran olması, bu kadar kadının da ona öykünmesi hiç şaşırtıcı değil.

O bir özgür ruh; cesur ve ne istediğini bilen, daha azına razı olmayan bir kadın. Bazı okuyuculara antipatik gelebilecek arızalı gel gitleri var. Buna rağmen bir çok erkek "aşık olunacak kadın" diye tanımlamış kendisini.

Tabii ki de davulun sesi uzaktan hoş gelir. Yiyorsa gerçek hayatta "...ciddiye aldığım yegane iş budur... [resim yapmak] Sırf bunun için resim yaparak geçinmek istemiyorum. Çünkü o zaman kendi istediğimi değil, benden istenileni yapmaya mecbur olacağım... Asla... Asla... Vücudumu pazara çıkarmayı tercih ederim... Çünkü bence onun ehemmiyeti yok..." diyebilen ve bir kulüpte şarkıcı olarak çalışıp sarhoş erkeklerin sırtını öpmesine izin veren bir kadınla aşk yaşayın.

Öte yandan Raif Efendi, Maria Puder'in tam aksi bir profil çiziyor. Ne istediğinin hiç bir zaman önemi olmamış ya da bunun farkında olmamış, farkında olsa bile istemeye cesareti olmamış silik bir karakter. Ne zaman ki Maria Puder onu terk ediyor, işte o zaman onun kararlı bir davranışına tanık oluyoruz, Maria Puder'i geri kazanmak için.

İşte bu iki zıt karakter, birbirlerinde aşkı buluyor ve aşka inanıyor. Ama elbette hiç bir mutlu hikaye sonsuza kadar sürmez. İşte Raif Efendi ile Maria Puder'in hikayesi de kaçınılmaz sondan kaçamayarak malum yıkımla sonuçlanıyor. Sonuç: Türk edebiyat tarihinin en dokunaklı aşk öykülerinden biri. Raif Efendi'nin dilinden ifade edelim: "Hayat ancak bir kere oynanan bir kumardır, ben onu kaybettim. İkinci defa oynayamam..."

Sabahattin Ali'nin bu kitabı, hikayeden uzun romandan kısa "novella" kategorisine giriyormuş, şöyle bir araştırdım ama novella için yaygın kullanılan bir Türkçe karşılık yok sanırım. Hemen güzel Türkçemizi geliştirme çabalarımla anadilimize bir katkıda daha bulunmak isterim: ro-kaye. Dilediğinizce kullanabilirsiniz.

Edebiyat dünyamızın en önemli eserlerinden olan bu kitabı okuyunuz, okutunuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder