19 Aralık 2013 Perşembe

Yeni telefon başa dert

Geçen hafta sonu beyimle beraber telefonlarımızı değiştirdik. Cihazı değiştirmem için çevreden çok baskı vardı, direndim. Gereksiz tüketime karşıyım, yemek hariç. Ancak geçen hafta telefonum sms de alamamaya başlayınca değişiklik zamanı geldiğine ikna oldum.

Ayıptır söylemesi, bayağı bir para bayılıp iyi birer cihaz aldık. Aldık almasına da bazı dertlerim var.

Öncelikle eski telefonumda bir feysbuk, bir twitter, bir instagramı açıp ne var ne yok kontrol etmek bayağı bir vakit alırdı, böylece zaman da geçerdi. Şimdi açıyorum her birini, su gibi akıyor önümde, cırt diye bitiveriyor. Eeee, ben de 1 dakika içinde tüm güncellemeleri almış bir şekilde can sıkıntımla kalakalıyorum.

Sonracığıma, eski telefonumda hafıza her zaman dolu olduğu için aman bir uygulama indireyim falan mümkün olmazdı, internet paketim de fazla fazla yeterdi, şimdiyse o uygulamayı indir, bunu yükle, aaa bak şu oyun varmış derken, hüp benim paket bitiverdi. (Buradan kardeşime sesleniyorum, sakın ola ki "ben sana demiştim wi-fi'yle bağlan" diye yorum yazma, evdeki internetin kotası da şeker patlata patlata doluyor. Hayır şeker patlatmaktan vazgeçmeyeceğim. Konu kapanmıştır. Nokta)

Eski telefonum o kadar eskiydi ki kimsenin ilgisini çekmezdi, böyle çalınacak derdim falan hiç olmazdı. Şimdi sürekli diken üstündeyim, telefonu gözümün önünden ayıramıyorum başına bir iş gelir diye.

Telefonu gözümün önümden ayıramıyorum ama elimde de tutamıyorum, düşürecem diye. Azıcık sakarımdır, eski telefonumu kaç kere düşürdüm hatırlamıyorum bile. Parçalara da ayrılsa dert etmezdim, şimdi ise bu telefonu düşecek de başına bir iş gelecek diye ödüm patlıyor.

Hele geçen akşam spor salonunda kalpten gidecektim vallahi. Sporumu yaptım, soyunma odasına indim, elimdeki anahtarla aynı numaraya sahip dolabı açtım, bir de ne göreyim, hiç bir şey! Dolapta hiç bir şey yoktu, hiç bir eşyam yok.

Eşya dediysem, kıyafet, ayakkabı, mont ve TELEFON. Telefonumla geçirdiğim 3 gün gözümün önünden film şeridi gibi geçti, fiyat etiketi ise yapıştı kaldı. Gözümü kırpıyorum falan, gitmiyor. "Reva mı bu bana" diye içimden geçiriyorum.

Neyse, görevlileri çağırdım, "Eşyalarım nerede, acaba dolabı açık unuttum da güvenli bir yere mi kaldırdınız?" Yok. Ne vardı dolapta diye soruyorlar, söylüyorum ama diyemiyorum ki "bacım gül gibi telefonum vardı, üstelik daha yeni aldım, üstelik ekstrem de kesilmedi henüz, 1 tl dahi ödeme yapmadım daha, o telefonu kimseye yar etmem, bu akşam da buradan telefonum olmadan çıkmam"

Salon kadını çizgimi bozmadan sakince durumu idare etmeye çalışıyorum ancak sınıra da çok yakınım. Arkadaşlardan bir tanesi telefonunu verdi bana kendimi arayayım diye. Ay aradım ve o ninni gibi gelen titreme sesini duymaya başladım.

Meğersem olay şuymuş sevgili okuyucular. Resepsiyondan bana 17 no'lu dolabın anahtarını vermişler ancak ben eşyalarımı 18 no'lu dolaba koyup bendeki anahtarla da bir güzel kilitlemişim. Hadi ben bir dalgınlık yapmışım da aynı anahtar nasıl olur da iki dolabın kapağını açar? Durur muyum, çıngarı çıkarttım, "ya gerçekten bir hırsızlık olayı olsaydı bu anahtarlar yüzünden, ne yapacaktınız, madem anahtarlar birden fazla kilidi açıyor neden kilit sistemi var, vır vır, dır dır" Yeteri kadar söylenip deşarj olduktan sonra sakinleştim.

Artık spora giderken telefonu evde bırakıyorum, kendisini geç buldum çabuk kaybetmeye niyetim yok. Ama akıllı telefon insanın aklını alıyor vallahi.

4 yorum:

  1. Telefonunu güle güle kullan, güzel bir yılbaşı hediyesi olmuş valla. Bu akıllı telefonların "telefonumu bul" gibi bir takım özellikleri oluyor, tavsiye ederim şekerim.

    Bir de konuyla alakasız ama soru ve önerileriniz gibi bir köşe göremedim, o yüzden buraya ekleştireyim dedim. Şu blogunun görünüşünü değiştir artık, pek amatör görünüyor. Temmuz'dan beri 70-80 yazı yazmışsın, fontundan arka planına daha iyi bir görüntüyü bizden esirgeme.

    İmza: Bir dost

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım dostum şu akıllı telefonlar konusunda adam akıllı bir derse ihtiyacım var, her türlü yardıma açığım. Keza blog konusunda da her türlü öneri seve seve kabulumdur. Çok teşekkür. Değişiklik yapmaya çalışacağım en kisa zamanda.

      Sil
  2. Sana 'musteri memnuniyeti esastir' zihniyeti ile yaklasip cozumler sunuyorum sen bana seker patlatmaktan vazgecemem diyorsun. Napalim bir uzmana mi gidelim klinige mi yatiralim seni bu bagimliliktan kurtaranilmek icin..buarada ikimiz de biliyoruz ki sen o spor salonundaki vir vir dir dir ile sakinlesmedin. Ordan eve gidinceye kadar beni o gorevlilerin yerine koyup nefes almadan soylenerek rahatladin..neyse gelelim teli sadece sosyal medyayi takip ve dikiz icin kullanmayip daha katilimci olursan kalan bos zamanda sikilmazsin nokta. Optum bye..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şeker patlatmadaki üstün başarılarımi kıskanma, nazar etme nolur patlat senin de olur :) sonunda şu sosyal medyaya bir katılicam pir katilicam

      Sil