17 Ağustos 2013 Cumartesi

Lay lay lom

Yarın (teknik olarak bugün) iki haftalık tatilimize çıkıyoruz. O yüzden bugün (teknik olarak dün) bütün gün suratımda şapşal bir gülümseme ile gezdim. Hiç kimse, hiç bir şey keyfimi bozamadı. Her şeye gülüp geçtim. Süper pozitif bir insan, bir mutluluk kelebeği, bir sevgi böceği oldum.

Tatilin olumlama etkisi büyük kuşkusuz ama benim çabalarımı da yabana atmamak gerek. Bu akşam itibarıyla Daniel Goleman'ın "İş Yaşamında Duygusal Zeka" kitabını da bitirmiş durumdayım. Öncelikle belirteyim ki "Duygusal Zeka" kitabı okunmadan bu kitap okunabilir. Zira bu kitabın içeriği çok daha hedefe yönelik, somut, rehberlik eden ve yol gösterici.

Ben de işimi ciddiye aldım ama. Resmen ders çalışır gibi okudum kitabı.

kitap okumak ciddi iştir
 
Kitap iş yaşamında gerekli olan duygusal yetkinliklerin neler olduğu, nasıl kullanılabileceği, bunları geliştirme yollarını örneklerle anlatıyor. Bu yetkinliklere sahip olmama ya da kullanamamanın etkilerini ibretlik örneklerle sunarken doz aşımının neden olabileceği problemlere de değiniyor.

Daha önce de bu tarz kitaplarla ilgili yorumlarımda belirtmiştim, yine belirteyim. Kitapta bahsedilen hiç bir şey yeni değil. Hepsi de herkesin bildiği şeyler. Ancak bazen kendimizi kaptırıp önemini unuttuğumuz konuları böyle metodolojik olarak okuyunca insanın farkındalığı artıyor.

İçerikte katılmadığım bazı bölümler de oldu ama genel olarak hizmet ettiği amaç açısından okumaktan memnun kaldım. Kitabı okurken kendimi eleştirdiğim bölümler de oldu. Umarım okuyup öğrendiklerimi başarıyla uygulayabilirim.

Son okuduğum üç kitap benzer konularda olunca biraz ara vermeyi uygun buldum. Şimdi tatilde sevdiğim şeyleri okuyacağım.

işte tatili bekleyen kitaplar

Tatil kitaplarımı bir ay önceden sipariş verdim. Bütün bu süre boyunca sevgili kitaplarım kuzu kuzu sıralarını beklediler. Ben de büyük bir irade örneği gösterdim doğrusu, kendimi kutlarım. "Tatile çıkana kadar bunların kapağını açmayacağım" dedim ve zor da olsa sözümü tuttum.

Uçakta bile başlamayacağım bu kitaplara. Gazete okurum, bulmaca çözerim, kendimi oyalarım. Ama yarından (teknik olarak bugün) itibaren şezlonga uzanıp elimde içeceğimle okumaya başlayacağım.

Zaten ben bir çok kişi gibi "aman tatilde orayı da göreyim, buraya da gideyim" tarzı bir insan değilim. Daha doğrusu gezip görmeyi sevsem de senede bir hafta iyi bir otelde bir şezlonga konuşlanıp sadece yiyip içmek, oyun oynamak, hizmet edilmek ve eğlenceli kitaplar okumak istiyorum.

Bu satırları okuyan bir çok kişinin suratında küçümseyen "ıııyyyy" ifadesini görür gibiyim. "Bir hafta boyunca hiç bir şey yapmadan otele mi tıkılınır?" diyorlar.

Ben tıkılırım arkadaş! Zaten 51 hafta boyunca oradan oraya koş, onu yetiştir, bunu memnun et, evin şu eksiğini tamamla diye harala gürele geçiyor. Bir hafta da bir duralım, hiç bir şey yapmayalım, biraz şımartılalım. Çok mu?

Şimdilik kaçıyorum, bana müsaade. Mümkün olduğunca buraları boş bırakmamaya çalışacağım, ama benden haber alamazsanız da endişelenmeyin. Çok iyi olacağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder