6 Aralık 2015 Pazar

Bir Barselona Üç Kitap

Mayıs ayında yaptığım Barselona seyahati için kitap araştırmasında YİNE nefsime hakim olamayıp George Orwell'in Katalonya'ya Selam kitabına ek olarak Carlos Ruiz Zafon'un Rüzgarın Gölgesi, Meleğin Oyunu ve Cennet Mahkumu serisini almıştım. Kitap konusunda nefsime hakim olamadığımı bilmeyen kaldıysa öğrensin, ben bir kitap-oburum.

Kitapları okumak 6 ay sonrasına nasip oldu olmasına da geç olması hiç olmamasından iyidir.

Seri desem de kitaplarda geçen olaylar birbiriyle bağlı değil, her biri bağımsız. Ancak farklı zaman dilimlerinde Barselona'da geçen her üç kitapta ortak karakterler ve mekanlarla hikayeler birbirine bağlanıyor.

Mesela Sempere ve Oğulları, Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı, Sempere ailesi, Fermin Romero de Torres her üç kitapta da karşımıza çıkıyor.

Barselona ise her üç kitapta da gotik, karanlık, tekinsiz, ürkütücü.

Rüzgarın Gölgesi, 1945 yılında Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı'ndan Julian Carax'ın bir kitabını seçen Daniel Sempere'nin (ya da belki kitap Daniel Sempere'yi seçmiştir) Julian Carax' ın başına gelenleri ortaya çıkartmak için giriştiği maceralara tanık oluyoruz. Gerilim son sayfaya kadar devam ediyor.

Meleğin Oyunu'nda ise hikayesi 1920'lerde başlayan bir başka kitabın peşine düşüyoruz. Yazar David Martin şehrin ileri gelenlerinden Paul Vidal'ın kanatları altında yaşamını sürdürürken Vidal'in sekreteri Christina' ya aşık olur.  Lakin Chrisitna Vidal'le evlenir. Bunun üzerine Martin, esrarengiz yayıncı Andreas Corelli için yazmayı kabul eder ve yeni bir din için bir kutsal kitap yazmaya başlar. Corelli kimdir? Kitap yazılabilecek midir? Heyecanla okuyacaksınız.

Cennet Mahkumu'nda ise, Rüzgarın Gölgesi'nin bittiği yerden başlayarak geri dönüşlerle 1940'lara uzanan bambaşka bir hikayeye tanıklık edeceksiniz. Bu sefer başrolde bir kitap değil, bir hapishane ve mahkumlar var. Kitap öyle bir yerde bitiyor ki, seriye bir dördüncünü eklenmesini heyecanla bekleyeceksiniz.

Her ne kadar ben kitapları gerilim dolu hikayeler diye özetlesem de çok daha fazlası var. Mesela edebiyat - güç ilişkisi, mesela seçkinciliğin bir ülkenin siyaset, kültür ve edebiyatını nasıl etkilediği, mesela İspanya İç Savaşı ve Franco dönemi ve çok daha fazlası. Benim yorumlarıma kanarak kitapları sadece iyi gerilim romanları kategorisine koymayınız.

Carlos Ruiz Zafon, Cervantes'ten sonra dünyada en çok satan İspanyol yazarmış. Siz de benim gibi bugüne kadar kendisinden bihaberdiyseniz geç kalmış sayılmazsınız. İyi okumalar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder