9 Haziran 2014 Pazartesi

Yavru Vatan

19 Mayıs tatilini fırsat bilip Kıbrıs'a gitmiştik beyimle 3 günlüğüne. Hava güzel değildi maalesef, çok rüzgarlıydı, hayal ettiğim üzere deniz siftahını yapamadım. Öyle dinlenmeli, yemeli içmeli bir tatil olmuş oldu.

Baştan uyarayım, bu bir Kıbrıs gezisi yazısı değildir, aklımda kalan izlenimlerimden ibarettir, ona göre okuyun.

Bu ikinci gidişimdi Kıbrıs'a, geçen sene de haziran başında gitmiştik. Geçen seneki gidişimizde arkadaşımın bizi götürdüğü bir restoran vardı, bu sene de ziyaret ettik. Cenap Restoran, Alsancak'ta. Kıbrıs'a gidenlere kesinlikle tavsiye ederim. Mezesi, ara sıcağı, ana yemeğiyle herhalde 40 çeşit yemek geliyor.

Ana yemekler maalesef başarılı değil ama mezeler, ara sıcaklar enfes. Hele bir mantar var, ben o kadar lezzetli mantarı başka bir yerde yemedim. Dediğim gibi yolunuz düşerse yavru vatana Cenap Restoranı tavsiye ederim.

Girne limanını çok beğenmiştim geçen sene ilk gittiğimde. Yine beğendim de o güzelim limanı parsellemiş kafe mi desem restoran mı desem ne desem bilemedim o kötü mekanlar hiç yakışmıyor oraya. Temizlik yok, lakayıt garsonlar, özensizlik... Çok kötü, çok. Hele bir akşam limanda yürüyüşe çıkıp bir şeyler içelim dedik. Yan yana kafelere koymuşlar iki gitar çalan, bir şarkı söyleyen gençleri. Avaz avaz bağırtıyorlar, artık kimin sesi daha çok çıkarsa. Tam bir gürültü kirliliği.

Kızdım yani, neyse...

Blog yazmaya başladığımdan beri gördüğüm enteresan şeyleri unutmayıp yazmak için not alıyorum. Bu alışkanlığı edinmem güzel ama eksik, bir de foto çekmeye alışmam lazım. Mesela Kıbrıs'ta gördüğüm bir ceza tabelası vardı, keşke fotosu olsaydı şimdi.

Anlatayım bari: Bir yerde park etmek yasaktır diye tabelayı koymuşlar, yanında da cezası "asgari ücretin 1/10'u kadardır" diyor. Bizde sigara yasakları ilk başladığı zamanları hatırlayın. Sigara içme cezası konusunda her yerde farklı tutarlarda tabelalar vardı. İşte çözüm bu, her sene tabela yenileyeceğine oranı koy, tamam işte. Belki Türkiye'de de vardır da ben görmemişimdir, ama fikri sevdim.

Daldan dala atlıyorum da izlenim dediğin de böyle oluyor iste. Bir akşam bindiğimiz bir taksinin şoförüyle sohbet ederken öğrendik ki geçen sene bu zamanlar 4 kişilik ailesiyle İstanbul'a tatile gelmiş. 4 gece kalmışlar, her yeri gezmişler, oğlu futbolu sevdiği için taksi tutup 3 büyük takımın statlarını görmeye gitmişler, falan filan.

Çok iyi yapmışlar da İstanbul gibi pahallı bir şehirde böyle bir tatilin ne kadar bütçe gerektirdiğini herkes kabaca da olsa hesaplayabilir sanırım. Galiba Kıbrıs'ta gelir seviyesi oldukça yüksek. İyiymiş.

Gerçi bu düşüncemi açtığım sevgili iş arkadaşım öldürücü gerçekçiliğiyle "taksi sahibiyse geliri iyidir tabi" yamulttu beni ama olsun, ben çıkarımımı yaptım yine de.

Bu arada Kıbrıs'lıların ne kadar medeni insanlar olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Sanırım İngiliz etkisi olsa gerek. Herkes birbirine son derece saygılı, özellikle trafikte. Darısı biz İstanbul'da yaşayanların başına.

Ama soldan trafik istemem söyliim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder