29 Haziran 2014 Pazar

Sinek kadar kocam olsun başımda dursun

Cuma günü gazetede bir düğün haberi. Gelin arabası var, gelin makyajı ve saçı ritüeli var, açık havada kır düğünü konseptinde organizasyon var, konuklar var, takı töreni var.

"Eeee ne var bunda, her düğünde olan şeyler bunlar" derseniz şak diye cevabım hazır: damat yok!

İzmit'te sanırım, (yerini yanlış hatırlamıyorsam) bir hanım "kendi kriterlerime uygun damat adayı bulamadım, ama bir kır düğünüyle evlenmek de en büyük hayalimdi" diyerekten düğün yapmış.

Hakkıdır, canı çekmiş yapmış. Hatta haberi ilk okuduğumda "helal olsun, senelerdir gittiği düğünlerde taktığı altınları toplamak için iyi yöntem" diye düşündüm. (öfff evet iğrencim) Meğer takı töreni de diğer her şey gibi temsiliymiş.

Sonra biraz daha düşündüm ve bir "kır düğününü" bir kadının en büyük hayali haline getirmiş ve bundan da gazete haberi çıkartan bu düzene lanet okudum. Siz hiç duydunuz mu en büyük hayali evlenmek olan bir erkek? Ben duymadım şahsen.

Mesela, Allah gecinden versin, genç bir kız vefat ettiyse gelinliğiyle toprağa verilir de damatlığıyla toprağa verilen cenaze hiç görmedim ben.

Bu haberdeki hanım ise öğretmenmiş. Şimdi bu öğretmenin yetiştirdiği öğrencilerden ne bekleyeceğiz ki? Kanserin çaresini bulsan, atomu parçalasan evlenmemiş bir kadınsan vay senin haline.

Ben çok kızıyorum işte böyle şeylere. Geçenlerde Buket Uzuner'in Su kitabını okudum. Orada geçen bir cümleyi alıntılamıştım daha evvel. "Bir kadının kendine ait mesleği, parası ve hayatı olabileceği, hayatını sevdiği bir mesleğe, felsefeye, matematiğe ya da şiire adayabileceği düşüncesi, Türkiye'de Kaf Dağı' nın gerçekte var olmasından çok daha ütopikti."

Bu arada Su kitabı da çok güzel bir kitaptı. Aslında okuduğum kitapları yazıyorum biliyorsunuz. Bunu neden yazmadın derseniz, beni o kadar etkiledi ki düzgün ifade edememekten korktuğum için yazamadım. Ama okumanızı şiddetle tavsiye ederim.

Neyse, konumuza dönecek olursak, bir kadının ya da erkeğin gerçekten sevdiği, anlaştığı biriyle bir yaşamı paylaşmak istemesi ve bunun için de evlenmesine değil lafım, ben evlilik kurumunu bir kadının en büyük hayali haline getiren ve kendi isteğiyle ya da koşullar nedeniyle evlenmemiş bir kadının ne yaparsa yapsın her zaman bir eksikliği varmış gibi nitelendirilmesine uyuz oluyorum.

Bu konudaki fikirlerim de bundan ibarettir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder