30 Nisan 2014 Çarşamba

Roma - 2. gün 1. bölüm

Roma'da ilk günümüzü plana sadık kalarak tamamlamanın verdiği huzur ve yorgunlukla mışıl mışıl uyuduktan sonra sabah yine düştük yollara.

Bugünkü planımız (ki günlük planımız için buraya bir tık) antik Roma, ama öncesinde bir kilise var.

Bu kilise ziyareti daha önce hiç yaşamadığımız bir deneyime sebep oldu. Şöyle ki biz en önlerde kenardaki sıralardan birine oturmuş kilisenin içini incelerken bir anda orglar, flütler eşliğinde ilahiler, dualar başladı. Biz de herkesle beraber ayağa kalktık. Buhurdanlığı taşıyan görevli ve diğer rahipler koridordan ilerleyerek yerlerini almaya başladı.

Bizse o anda o kadar öndeydik ki, çıkışa doğru ilerlesek saygısızlık olacağını düşünerek olduğumuz yerde kaldık. Böylece özellikle ayarlamış olmasak da pazar ayinine katılmış olduk.

O güne kadar sadece filmlerde gördüğüm bir törenin içinde olmak değişik bir deneyimdi.

Kilisenin ruhani ortamında koronun bir anda ilahileri söylemeye başlaması tüylerimi ürpertti ve çok etkilendim. Umarım bu satırları yazarak kimsenin manevi değerlerine saygısızlık etmiyorumdur ancak dediğim gibi daha önce tanık olmadığım bir seremoninin içinde yer almak beni heyecanlandırdı.

Bir süre kaldıktan sonra kenardan sessizce çıkışa doğru ilerledik fakat tekrar söylüyorum ki hiç unutmayacağım bir deneyim oldu bu.

Kiliseden çıktıktan sonra planımız doğrultusunda tekrar yollara düştük. Hesapta
Nero' nun evi olan ve altın ev anlamına gelen Domus Aurea' ya gideceğiz. Ama ne oldu? Burayı bulamadık. Hayır, benim açımdan şaşırtıcı bir şey yok, zira oryantiring maceralarımızda sürekli kaybolarak harita okuma konusundaki sicilimi ortaya sermişim. (Öyle yolunu şaşırmak falan değil, resmen ormanda kaybolup ağlamışlığım da vardır, merak eden böyle buyursun)

Ama yön bulma duygularına toz kondurmayan, oryantiringde derece falan yaptı diye bana hava atan beyimin sicilinde kara bir lekedir bu. O utansın. 

Neyse, ikinci hedefimizi ararken kendimizi üçüncü hedefimiz olan bir başka kilisede bulduk. Buradan çıkışta ise tamamen farklı bir planımız olmasına rağmen kendimizi Kolezyum'a giden caddede buluverdik. Mucize gibi. Yok mucize değil sihir bu sihir.

Bak bir daha söylüyorum, bu gün beyimin yön bulma becerileri açısından tarihe kara bir leke olarak geçecek, hatta geçti bile.

Neyse, dedik, iki yeri de eksik görelim bari, madem geldik Kolezyum'a girelim. Hadi dürüst olayım: o anda hiç bu kadar olgun ve soğukkanlı değildik. "Senin yüzünden yolu kaybettik, yok senin yüzünden, ben sana demiştim yanlış caddedeyiz diye, madem dedin yolu değiştirseydin ya, sen biliyorum diyorsun ya" şeklinde bir çok dır dır ve vır vır'ın ardından, "amaaaaan iki yeri de eksik görelim bari, madem geldik Kolezyum'a girelim" dedik.

Kolezyum'a giden cadde trafiğe kapalı, çeşitli sokak sanatçılarının gösterilerine ev sahipliği yapan eğlenceli bir yer. Bir de sanırım günün anlam ve öneminden dolayı (o gün Paskalya Bayramı'ydı) meydana kurulan dev ekranda Vatikan'dan yayın yapılıyordu. Bir süre izledik ancak İtalyanca konuşmalardan anlamadığımız için yolumuza devam ettik.

Caddeden bahsediyordum, mesela şöyle enteresan bir gösteri yapan bir amca vardı:


Daha sonra otururken bu amcanın nasıl böyle durduğu hakkında istişarelerde bulunduk elbette, beycağzım hemen bana mekanizmayı çiziverdi. İnsanın mühendis beyi olması pek güzel bir şey yahu, hiç bir sorusu cevapsız kalmıyor, bilmiyorsa da bir cevap uyduruveriyor.

Neyse konuyu dağıttım, toparlıyorum. Biz böyle sağa sola bakına bakına Kolezyum'un önüne vardık. Yine uzuuuuuun bir kuyruk, ancak benim üstüne organizasyon becerilerim sayesinde önceden almış olduğum biletleri kullanmak suretiyle sıra falan beklemeden içeri giriverdik. Bu sefer rehberli tur almak yerine audioguide aldık. İkisi arasında pek fiyat farkı yok açıkçası, biz tamamen tembellikten, kendimizi audiguide kiralama gişesi önünde bulduğumuz için audioguide aldık. Ama şimdi düşünüyorum da keşke rehberli tura katılsaydık.

Nihayet biletti, rehberdi derken her şey tamam, Kolezyum'u gezmeye hazırız.

Ama yazı da uzadı. Şimdilik burada kesiyorum, arkası yarın.

2 yorum:

  1. Merak ettim nasıl oluyormuş da o şekilde durabiliyormuş.
    İmza Bir başka meraklı
    Zeynepp

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şöyle oluyormuş: zeminde duran yeşil kısmın altında ağır bir demir parça varmış. Adamın da sağ kolunun altından, elbisesine gizlenmiş bir demir boru arkasından dolaşarak adamın üzerinde oturduğu oturak kısmını tutuyormuş. Yani aslında kıyafetin altı ve zemindeki parçayla birlikte @ işareti benzeri bir konstrüksüyon varmış.

      Sil