28 Nisan 2014 Pazartesi

Roma - 1. gün 2. bölüm

Roma'da ilk günümüzün birinci kısmını burada yazdım. Şimdi gelelim günün kalanına.

Önceden aldığımız rehberli turumuzun buluşma saatinde müzeye vardık. Bütün tarihi yerler için geçerlidir bu durum ama özellikle Vatikan Müzesi için tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum, rehberle gezmek şart. Aksi takdirde, eğer bir sanat tarihçisi değilsen boş boş taşlara, resimlere bakıp duruyorsun.

Daha önce adresini verdiğim Vatikan'ın resmi sitesindeki bilet satışlarında değişik kapsamda turlar var. Biz aslında Müze-Sistine Şapeli-St Pietro Bazilikası'nı içeren turu almak istedik ancak yer olmadığı için sadece Müze ve Şapeli içeren turu alabildik. Bu da 3 saatlik bir turdu.

Rehberimiz Japon'du, ve diğer gruplarda da çok sayıda Japon rehber vardı. Şaşırdım doğrusu, Japonları genelde turist olarak görmeye alışığım ne de olsa. Meğer Sistine Şapeli' nde yer alan Michelangelo'nun ünlü Mahşer Günü tablosunun temizliğini bir Japon tv kanalı finanse etmiş, rehberlerin bununla ilgisi olabilir diye düşünüyorum.

Neyse, müze ve şapele dönelim... Çok çok çok büyük, çok çok çok heykel, resim, fresk, goblen var. Hafızamda yer eden bir kaç konuda bahsedeyim.

Mesela en aklımda kalan resimler Michelangelo'nun Mahşer Günü ile Raphael'in Atina Okulu idi.

Rehberimizden öğrendiğim bu ikilinin arasındaki ezeli rekabeti de hemen yazayım da azıcık havam olsun.

Efendim, Michelangelo Sistine Şapeli'nin tavanını boyarken iş bitene kadar kimsenin görmesine izin vermemiş. Ama iş de öyle bir kaç günlük bir şey değil. Tam 4 yıl sürmüş. Bu süre zarfında bir dönem Roma'yı terk edip Floransa'ya gitmiş. Onun yokluğunda şapelin mimarı, Raphael'i içeri sokup Michelangelo'nun henüz tamamlanmamış işini göstermiş.

Raphael de yaptığı Atina Okulu resmine, genel kompozisyondan farklı bir figür koymuş. Roma'ya dönen Michelangelo Raphael'in henüz bitmemiş eserini gördüğünü öğrenip hem de kendi çizim tekniğini kullandığı bir figürü eserine yerleştirdiğini görünce küplere binmiş ve Raphael'i taklitçilikle suçlamış.

Raphael'in cevabı ise pek cool olmuş "bu taklit değil, meydan okuma, ben bu figürle istersem senin gibi çizebileceğimi ama çizmeyi tercih etmediğimi kanıtlıyorum" demiş.

Çok cool.

Bu arada Michelangelo da en az onun kadar karizmatikmiş, Papa'ya haddini bildirmiş. Mahşer Günü tablosunu yaparken Papa resimdeki figürleri müstehcen bulmuş ve daha edepli çizmesi için Michelangelo'ya haber yollamış. Üstat cevabı yapıştırmış "benim resimlerim dünyadaki hayatı yansıtıyor, düzeltmek kolay, Papa ise kendi işine baksın ve hayattaki edepsizlikleri düzeltsin, benim resimlerim de kendiliğinden düzelecektir"

Bayılıyorum böyle otoriteye eyvallahı olmayan insanlara.

Müzede ilgimi çeken resimlerden bir diğeri de aşağıda.




İki açıdan çekilmiş foto koydum, hem sağdan hem soldan. Bilerek, hata yok yani.

Şimdi bu resmin ressamını hatırlamıyorum ama ilginç olan şey şu. Bu resimde kullanılan teknik sayesinde resme sağdan da baksanız soldan da baksanız masayı hep aynı açıdan görüyorsunuz. Fotolara bu gözle bakın, diğer figürlerin açıları değişiyor ama masa hep aynı açıda. Maalesef bu tekniğin adını da bilmiyorum. Aklımda bu kadarını tutabildim.

Elbette Avrupa'ya sirayet etmiş Türk düşmanlığının burada karşımıza çıkmaması imkansızdı. Müzede bir oda Sobieski Room diye anılıyor. Bu odada tek ve çok büyük bir yağlı boya resim var. Bu resim tüm müzede kanvas üstüne yağlı boya (ne demek bilmiyorum) olan tek resimmiş. Polonyalı bir sanatçı tarafından yapılmış ve Polonya devleti yeteri kadar sanatsal değeri olmadığı için resmi almamış. Bunun üzerine resmi Vatikan alıp sergilemeye başlamış. Pekiiiii bilin bakalım resmin konusu ne? Türkerin 1683 yılında Viyana'da yenilip Avrupa'dan tamamen kovulmaları.

Sistine Şapeli'nden aklımda kalan bir başka eser ise Adem'in Yaradılışı idi. Benim sanat tarihi bilgim yok, beyimin de. Dolayısıyla bu resmin sanatsal açıdan önemini rehberimiz sayesinde öğrendik. Adem'in Tanrı ile aynı fiziksel yapıda resmedilmesi, Tanrı'nın arkasındaki kırmızı pelerinin beyin kesitini andırması nedeniyle bunun insana verilen akıl ve özgür iradeyi temsil ediyor olması gibi konuları öğrendik, bilgimiz kültürümüz arttı.

Meşhur merdivenlerinin fotoğrafıyla müze gezisini noktalıyorum. Arkası yarın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder