Ben böyle bir günü 3 parçada yazarsam bu Roma seyahati bitmez, ama napalım. Seçmeme rağmen yazacak çok şey var.
Dün Vatikan Müzeleri ve Sistine Şapeli ziyaretimizi yazmıştım. Sanat falan güzel de insan acıkıyor
yahu. Yine meydana nazır kafelerden birinde Dolce Vita keyfi yaptık.
Karnımızı doyurduktan sonra günün ikinci durağı Castel
Sant'Angelo'ya yollandık. Ancak sabahki erken uçuşumuz sebebiyle
geceden kalan uykusuzluk ve Vatikan'daki 3 saatlik turun bizi hayli yormuş
olması nedeniyle bu kaleyi oldukça hızlı gezdik. Güzel bir
manzarası olan büyük bir kale. Manzara dışında aklımda kalan
pek bir şey yok. Ama kale manzaralı selfie'mizi sizinle de paylaşayım.
Günün
finalini ise Alfredo Fettucini'nin mucidi Alfredo Restoran'da yaptık.
Benim gibi bir makarna hastasının (bıraksam her gün makarna yerim, yine
bıkmam) teeee Roma'lara gidip de Alfredo'ya gitmemesi eşyanın tabiatına
aykırı.
Gitmeden önce rezervasyon da yaptırmıştım
zaten. Rezervasyon saatimizden yarım saat kadar erken gittiğimiz
restoranda bizden başka kimse yoktu, ama yarım saat sonra dolmaya
başladı.
Duvarlarda yüzlerce çerçevede, değişik ülkelerden
ünlü şahsiyetlerin resimleri, imzaları. Ben de bir imza bırakmak
isterdim, lakin talep gelmedi.
Türkiye'den bir imza vardı ama. Uzaktan görebildim, tam emin olamadım fakat imzadaki
ismi Fuat Köprülü gibi okudum. Gerçi şimdi emin değilim, ama giden
olursa baksın bana da söylerse sevinirim.
Ben
tabii ki de fettucini yedim, internette yazan her şey doğru, gerçekten
ağır bir lezzet. Yarısını yiyebildim. Zaten yorgunluktan da yemeğin
hakkını tam veremedik.
Otele dönerken birer dondurma
yiyelim dedik. Resmen kazıklandık. Hayatımın en pahallı dondurmasını
yedim sanırım. Napalım, turistin kaderi bu. Ama dondurma güzeldi be ya.
Yorgun ama karnımız tok bir şekilde ilk günümüzü noktaladık. Bu arada belirtmeden geçemiycem adım sayım 26.000 küsürdü.
Arkası yarın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder