14 Kasım 2013 Perşembe

Fotoğraf mafyası

Ülkemizde bürokrasinin tüm katmanlarına kök salmış fotoğraf mafyasından haberiniz var mı?

Muhtemelen yoktur, ama ben burada ifşa ediyor, bu tezgahı ortaya çıkarıyorum işte. Siz vefakar ve cefakar okurlarıma bu hizmeti sunmak boynumun borcudur.

Şimdi efendim, eğer becerebilirsem bu ayın sonunda bir yurt dışı seyahatine gideceğim, iş nedeniyle. Ancak sanki evrenin tüm güçleri beni bu seyahate göndermemek için tam bir iş birliği içerisinde. Aslında evrene haksızlık etmemem lazım, bilirim ki kendisi beni sever. Ben de onu severim. Birleşenler bürokrasinin güçleri.

Öncelikle pasaportumu değiştirmem gerekiyordu. Burada en çok kendime kızdım, zira uzun zamandır yapmam gereken ancak ihmal ettiğim bir işti. Neyse yumurta kapıya dayanınca ben de düştüm pasaport yollarına.

Belgelerimi hazırladım, randevumu aldım, sabahın köründe emniyetin kapısına dayandım. Evrakları görevli memura verdim. "Getirdiğiniz fotoğraflar mevcut pasaportunuzdaki ile aynı, ancak pasaportunuzu 2,5 yıl önce almışsınız, fotoğrafın 6 ay içinde çekilmiş olması gerekiyor." Aman Allahım hiç bunu hesaba katmamıştım. İçimi sıcacık bir panik duygusu kaplamaya başladı. Böyle anlarda genelde ağzımdan çıkan ilk cümle saçma sapan, işimi hiç de kolaylaştırmayan bir şey olur. Nasıl olduysa sakin bir şekilde "Bu civarda bildiğiniz fotoğrafçı var mı?" şeklinde anlamlı ve kurallı bir cümle kurmayı becerebildim.

Merkezde varmış bir de foto-kabin koymuşlar emniyet müdürlüklerine, bir kabinin içine giriyorsun, banttan bir kadın sesi talimatları okuyor, bu talimatları uygulayarak biyometrik fotoğrafını çekiyorsun. Yalnız ufak bir detay var ki, foto-kabin civarına bir sürü uyarılar asılmış burada çekilen fotoğraflar merkezde kabul edilmeyebilir, sorumluluk kabul etmiyoruz diye. Haydeee, buyur buradan yak.

Ya o trafikte merkeze geri dönüp açık fotoğrafçı bulmaya çalışacağım (park derdinden hiç bahsetmiyorum), ya da kabinle şansımı deneyeceğim. Risk almayı severim, girdim kabine.

İşim bitti, çekilen fotoğraflar kabin dışında bir bölmeden basılıp veriliyor. Baktım orada duran bir resimler var, aldım elime, herhalde birisi unutmuş diye düşündüm, bekliyorum ki yeni fotoğraflar çıksın. I-ıh, hiç bir şey çıkmıyor. Meğer o benim bir şeye benzetemediğim fotoğraflardaki nur yüzlü zat-ı muhterem benmişim.

Vallahi en çok beyime acıdım, ben gerçekten böyleysem, bu adam sabah akşam bu suratı görmek zorunda kalıyor diye. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim, bir önceki pasaport fotoğrafımı E.T.'ye benzetiyordum, uzaylı olana. Ama o fotoğrafın bir karakteri vardı en azından. Neyse, işlemleri tamamladım, heyecanlı bekleyişe başladım, kabul olacak mı olmayacak mı diye. Bir gün sonra sms geldi, kabul edilmiş ki pasaport kargoya verilmiş. Rahatladım.

Şimdi de başka stres başladı, fotoğraf o kadar kötü ki, seyahat ettiğim gün yüzümde azıcık makyaj, saçımda fön olursa pasaport polisi resmi bana benzetemediği için ülkeye giriş çıkışım engellenir mi, evrakta sahtecilik nedeniyle başım belaya girer mi diye endişeleniyorum. Gördüğünüz gibi bende dert çooooook.

Bir arkadaşım da geçenlerde benzer durum yaşamış. Tapuda işi varmış, fotoğraf götürmesi gerekiyor tabii ki. Nüfus cüzdanındaki fotoğraftan götürmüş. Oradaki görevli de nüfus cüzdanının veriliş tarihini görüp eski diye fotoğrafı geri çevirmiş.

Şimdi ben şu son 6 ayda çekilmiş fotoğraf olayına takıldım. Ergenlik döneminde olmayan bir yetişkin 1 yılda, 2 yılda, 5 yılda ne kadar değişebilir ki? Hem ben pasaportumu değiştirmeseydim ve de o pasaportla yurt dışına çıkmaya kalksaydım "buradaki fotoğraf eski" diye geri mi çevrilecektim?

Yani siz siz olun, resmi bir başvuru yapmanız gerekiyorsa ve üstünde veriliş tarihi olan bir fotoğraflı bir belgeyle başvuru yapıyorsanız belgede bulunandan farklı bir fotoğraf verin aksi takdirde geri çevriliyorsunuz.

İşte komplo teorisi de burada devreye giriyor. Bence ülkede bir fotoğraf mafyası var ve bürokrasiyi ele geçirmişler. Sırf biz daha çok fotoğraf çekinelim, onlar da daha çok para kazansın diye şu "son 6 ay" kriterini getirmişler ve ajanları da hangi fotoğrafın ne zaman çekildiğini sıkı bir şekilde takip ediyor.

Canım pahasına bu komployu ortaya çıkarıp okuyucularımla paylaşmayı görev bilirim. Eğer bundan sonra benden haber alamazsanız benim için endişelenin, kayıp ilanı verin, tüm tanıdıklarınızı devreye sokun. Mafyanın eline düşmüş olabilirim.

3 yorum:

  1. Kızım ben son işime girerken benden 12 adet fotograf istediler! Üniversite kaydına 18 fotograf vermiştim (diplomayla yarısını iade ettiler, böylece sırma kaşlı, favorili, çocuk yüzlü, hiç bir yerde kullanılamayacak bir dolu fotografım olmuştu). Her vize almak gerektiğinde bir öncekiyle aynı olmasın diye fotograf çektiriyorum. En son bi konsolosluk götürdüğüm fotoyu beğenmeyip kendisi çekti ama o fotografla beni nasıl ülkesine aldı sınır polisi hiç anlam veremedim. Böyle nasıl uğursuz, nursuz, arsız çıkmışım anlatamam. Bir de biri biyometrik ister, öbürü beyaz fonlu, her çektirdiğimden bir iki adet kalıyor. Elimde bence bana hiç benzemeyen bir dolu vesikalık fotograf var. Bir kaç sene sonra ilk kişisel sergimi açmayı düşünüyorum bunlarla. Bir de eğer fotograf mafyası varsa bunların ağababası Ataşehirdeki ismi lazım değil fotografçıdır. Ben hayatımda bu kadar nursuz esnafı bir dükkanın içinde görmemiştim (adını kulağına söylicem, sakın gidip orda foto çektirme. hatta sen de herkese söyle. çok pis insanlarmış).

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. niyze gizligizli söyliicekmişiz, ifşa edelim ismini herkes öğrensin sen bana anlatmıştın bunu ya adını unuttum dükkanın, yoksa yazıverirdim şimdi. ama şöyle ifade edeyim, ilk ataşehir binalarının altındaki dükkan değil miydi bu?

      Sil
  2. Hahah ben de çektirdim pek de iğrenç tabii dedim ki iki tane lazımmış fazla basmayın nasıl olsa iğrenç hiç bi yere kullanılmaz. Yok illa sekiz tane bastılar her vizede gereksiz altışar fazladan fotoğraf bırrr ben atmıyorum ama dost meclislerinde sohbet tükenince çıkarıp koyuyorum bi tane masaya neşemizi buluyoruz:))

    YanıtlaSil