17 Mart 2016 Perşembe

Diyet Raporu

Her sene olduğu gibi bu yıl da yaz aylarına hazırlık olarak o meşum 5 kilo fazlalıktan kurtulmak üzere harekete geçtim. Bu sefer 3 farkla:
* harekete geçmek için mayısı beklemedim, ilkbaharın resmi başlangıcı olan martta mücadeleye başladım
* profesyonel yardıma başvurdum
* o meşum 5 kilonun biraz daha fazlasını hedefledim

Bu sürecin benden çok diyetisyenin sınavı olacağını da şurada yazdım. 1 haftalık raporumu siz takipçilerimin görüş ve önerilerine sunarım:

1) Pazardan perşembeye kadar programa uyma konusunda hiç bir problemim yok. Diyetisyen ne dediyse harfiyen uyguluyorum. Sıfır fire. Lakin cuma cumartesi oldu mu, tüm çabama rağmen işler çığırından çıkıyor. Sadece nefsimle değil beyimle de mücadele etmem gerekiyor.

"Bak" diyorum "diyetisyene gidiyorum. Prensip olarak yememek için para vermek zaten zor geliyor, bari bir işe yarasın." Bizimkinin hafta sonu programı: akşam şuraya yemeğe gidelim, sabah buraya kahvaltıya gidelim. NE OLACAKmış ki zaten az yiyormuşum!

Kendi metabolizması atom karınca gibi, beni de öyle zannediyor.

2) Beslenme programına harfiyen uyuyorum diyorum ama ölçüler konusunda kafam çok karışık. Misal akşam yemeğinde bir kepçe çorba yazıyor. Tamam da hangi kepçe? Aşağıda evdeki kepçelerden iki örnek var. Siz olsanız hangisini seçersiniz?

Ya da iki dilim ekmek diyor. Buyrun bakalım iki dilim ekmek:

Bir diyetten iyi bir sonuç almak için kritik başarı faktörlerinden biri yemek listesi ise diğeri de ölçülerin standart olması. Japonlar buna poke-yoke diyor.

Yok canım Japonların yemek ölçülerine standart getirmek gibi bir derdi yok. Onlar kafayı üretime takmış. Üretimdeki hataları minimize etmek için geliştirdikleri 1 milyon yöntemden biri de bu. Hata yapılmasını istemiyorsan hatayı yapılamaz hale getir. Örneğin bir kapağın kalemin sol ucuna takılması gerekiyorsa sağ ucu öyle bir dizayn et ki çalışan kendini paralasa o kapağı sağ uca takamasın.

Buradan diyetisyenlere sesleniyorum: poke-yoke'li diyet istiyoruz.

3) Diyetisyenliğin %90'ı göz boyamak. Ben beslenme listemi ilk gördüğümde gözlerim parladı, her gün 4 ara öğün var! Olllllleeeeeeeyyyyyy dedim. Sonra her bir öğünü kontrol ettim. Devasa bir hayal kırıklığı.

5 fındık YA DA 6 bademden öğün olur mu yahu! 5 fındık VE 6 badem olsa bir nebze ikna olacağım ama 5 fındık YA DA 6 bademe "ara" da olsa öğün demek nimete hakarettir. Allah çarpar.

Bir bakın aşağıya 5 fındık ve 6 badem nasıl görünüyor, sonra bana hak verip vermediğinize karar verin. Benim bununla gözüm doymaz ki karnım doysun:


4) Diyetisyen eşrafının tamamı öyle bir memlekette yaşıyor ki orada her mevsim her meyve ve sebze bulunuyor. Düşünün benim programda ananas var! Ben nereden bulayım İstanbul' da hem de bu mevsimde ananası? Elmanın armutun suyu mu çıktı? Sanki bu kiloları ananas yemedim diye aldım da yiyince vereceğim. Te Allaaaam...

Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar. Düzenli raporlarıma devam edeceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder