22 Haziran 2015 Pazartesi

Siyah Kan

Cinayet romanlarını ne kadar sevdiğim malum. Gizem, esrar, heyecan, gerilim, intikam... Bana bunlarla gelin. Entrikayı falan da severim ama şimdi konumuz bu değil.

Şimdi konumuz Jean Christophe Grange'ın Siyah Kan kitabı.

Adından anlaşılacağı üzere kanlı bir cinayet romanı. Cinayet varsa katil de vardır: Jacques Reverdi. Eski bir dalma rekortmeni. Genç kadınları öldürüyor. Olan hep kadınlara oluyor zaten. Bir de gazeteci var, Marc Dupeyrat. Klasik kural tanımaz, asi, zeki bir cinayet çözücü.

Katilin cinayetlerini neden işlediğini, nasıl işlediğini araştırmak üzere yola çıkıyor. Yol uzun: Paris'ten başlayıp Kuala Lumpur, Kamboçya, Tayland, Bangkok'a uğradıktan sonra yeniden Paris'e dönüyor. Bir bulmaca çözer gibi adım adım parçaları birleştiriyor.

Parçalar birleşmesine birleşiyor da bedeli ağır oluyor. Kitabı henüz okumamış olanları düşünerek açık vermek istemiyorum ama şöyle özetleyeyim: işler karışıyor. Çok fena. Kimse güvende değil.

Derken dı dı dıııııım. Olaylar gerçekten ilginç bir hal alıyor. Katil asla ölmüyor. Okuyacak olanların tadını kaçırmak istemediğim için açık açık yazamıyorum, böyle imalarla idare ediverin: Katil asla ölmüyor.

Kitabın ilk 50 sayfasını okurken pek hoşlanmayacağımı düşündüm, beni pek sarmadı. Ama ilerledikçe fikrim değişti. Oldukça sürükleyici bir hikayeye dönüştü.

Bazı bölümlerde cinayetlerin işleniş biçimi ve cesetler o kadar detaylı anlatılıyor ki okurken tüm olanlar gerçekçi bir şekilde gözünüzde canlanıyor. Bu kısımlar biraz rahatsız edici olabiliyor ama "okuduğum da cinayet romanı neticede ne bekliyorum ki" diyip çenemi kapatıyorum.

Sonuç olarak sürükleyici, kolay okunan, iyi kurgulanmış ve 33. baskısını yapmış bir kitap yani daha ne diyim ki, bu tarzı seviyorsanız alıp okuyun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder