Mart 2014 yerel seçimlerinden sonra ikinci defa oy sayımına nezaret görevimi ifa ettim. Herhangi bir partinin ya da oluşumun üyesi olmadan, ikinci defa, bir vatandaş olarak oy sayımını izleme hakkımı kullandım.
Öncelikle belirteyim, geçen seçimde olduğu gibi bir engellenme teşebbüsüyle karşılaşmadım. Sanırım bina başkanları bu sefer daha tecrübeliydi ve engelleme girişimlerinin başarılı olmayacağını biliyordu.
Tabii ki ben de daha tecrübeliydim. Bu sefer elimi kolumu sallaya sallaya gitmedim. Kendim için atıştırmalık ve su (her türlü zor koşula dayanabilirim ama açlığa asla), sandık görevlileri için kurabiyelerim (onlar da açlığa dayanamıyor olabilir, onların kan şekerinin düşmesi benimkinden daha ciddi sonuçlar doğurabilir), şarj bitmesine önlem olarak yedek telefon ve şarj aleti (sosyal medyanın gücünden bahsetmeme gerek yok), oy sayımına iştirak edebilmek için defterim ve kalemimle hazır olarak saat 17'de oy kullandığım sınıfın kapısından içeri girerek yerimi aldım.
Sınıfta yerimi almak üzere evden çıkmadan önce ben de sosyal medyada yer alan gizemli, plakasız araçları gördüm elbet. Okulun çevresinde ve otoparkında bulunan tüm araçlara plaka kontrolü yaptığımı söylememe gerek bile yok. Ben kontrol turundayken 3 başka kişinin daha araçların arasında dolaştığını söylemem de hiç şaşırtıcı olmaz sanırım.
Oy sayımı süresince hiç bir olumsuzluk yaşanmadı, hiç bir konuda anlaşmazlık olmadı. Sakin bir şekilde tüm oylar sayıldı. Sandık başkanımızın çok bilgili, titiz, her adımı prosedüre göre yürüten, hiç bir konuda şaibeye yol açacak davranışlarda bulunmayan bir hanım olduğunu belirtmek isterim. Bu nedenle sayım işlemi biraz uzun sürmüş olabilir ama hiç kimsenin içinde en ufak bir şüphe oluşmadı.
Diğer sınıflardaki sandık başkanlarının hepsi için aynı şeyi söylemek güç ne yazık ki. Mesela bizim sandık başkanına danışmaya gelen bir görevli kendi sandık başkanlarının "evet" mühürlerini oy torbasına konarak mühürlenmesine gerek olmadığını belirttiğini ifade etti. Ben bile iki sayım tecrübemle torbaya ne konacak, nasıl konacak öğrendim valla.
Şimdi düşündüm de, benden iyi bir başka olur aslında. Ama çalışma saati çok uzun yaaa, ben o kadar süre aç kalamam.
Sayım sırasında muhalefet partilerinin müşahitleri hazır ve nazırdı, ben de bir kaçıyla tanışıp sohbet ettim ve iktidar partisinden müşahit olmadığını öğrendim. Ama bizim oy kullandığımız sabah saatlerinde vardı, gençten bir çocuk. Diğer müşahitlerden öğrendiğim kadarıyla kendisi aslında partili değilmiş, belediyede taşeron işçi olarak çalışıyormuş. Mesaiye yollar gibi müşahit olmaya yollamışlar, çocuk da sandık kapanır kapanmaz sayıma kalmadan basmış gitmiş.
Doğruysa çocuğa gerçekten üzüldüm. Şahsen doğru olma ihtimalinin de oldukça yüksek olduğunu düşünüyorum ama dediğim gibi ben diğer müşahitlerin yalancısıyım. Günahı boyunlarına. Ya da günah kiminse onun boynuna.
Sayım tamamlandıktan sonra, resmi müşahit olmadığım için ıslak imzalı kopya alamadım, ancak hazırlanan tutağın fotoğrafını, açıklanacak sonuçlarla karşılaştırmak üzere çektim. Geçen seçimde de aynı şeyi yapıp karşılaştırmayı yapmış ve tutanakla açıklanan sonuçlar arasında tespit ettiğim farkı resmi makamlara bildirmiştim. Umarım bu seçimde böyle bir fark tespit etmem.
Oy çuvallarının gönderilmesi konusunda da iki laf etmezsem olmaz. Benim bulunduğum okuldan çuvallar, bir minibüs içinde ve yaklaşık 15 özel otomobillik bir konvoyla alkışlar, tezahüratlar, ıslıklar eşliğinde yola çıktı. Ayrıca oy minibüsüne de çeşitli partilerden temsilciler konuşlandı.
Eğer yolda Holivut aksiyon filmlerinde gördüğümüz araç kovalamaca sahnelerinden biri yaşanmadıysa, oyların ulaşması gereken yere, ulaşması gerektiği gibi ulaştığından şüphem yok.
Milletçe oy verdik, yetmedi saydık, yetmedi ellerimizle teslim ettik. Hepimize hayırlı olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder