9 Eylül 2016 Cuma

Datça - Palamutbükü

Hayıtbükü'nde konakladığımız süre zarfında bir günümüzü Palamutbükü'nde geçirdik.

Malum Palamutbükü'nün seveni bol. Bana ise gitmek bu sene kısmet oldu.

Deniz gerçekten berrak.  Ama soğuk. Buz gibi değil ama benim için soğuk. Denizin dibi ise çöl gibi, şnorkel için hiç bir cazibesi yok. Kesin bilgi çünkü koyu boydan boya yüzdüm. Yaklaşık 1 km. Karaya yüzünüzü döndüğünüz zaman sol taraf deniz canlıları açısından biraz daha zengin olsa da genel olarak deniz kurak.

Kaç senedir şnorkelle yüzerim, daha bir altın kolye, bileklik, yüzük geçtim tek küpe dahi bulmuşluğum yoktur bu arada. Benden başka kimse denizde bir şey düşürmüyor mu acaba? Ha bir de kardeşim var. İkimizin de farklı senelerde Kaş'ın mavi sularına birer alyans hediye etmişliğimiz vardır. Bazı şeyler gerçekten genetik.

Neyse berrak ve soğuk denizli Palamutbükü'ne dönelim.

Hayıtbükü'ne göre çok daha büyük burası, daha popüler ve sanırım bu nedenle daha pahallı. Kalamar 60 tl olur mu? Olmuş valla. İnşallah yerlidir.

Sahil boyunca sıralanmış restoranların deniz kenarında şezlongları da var. Kiminde restoranda yemek yediğiniz takdirde şezlong için ekstra ücret ödemeniz gerekmezken bir kısmında şezlonglar ayrı ücrete tabi. Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum.

Biz bütün günümüzü Tuna Restoran'da geçirdik. Kah şezlonglara yayıldık, kah ağaçların altındaki masalarında yedik içtik. Dediğim gibi fiyatları uygun diyemem ama en azından yediklerimiz lezzetli, çalışanlar güleryüzlü, duşu / wc'si düzgün ve temizdi.

Palamutbükü'nde hepi topu 1 gün geçirdiğimiz için daha fazla ahkam kesemeyeceğim ama meşhur Palamutbükü'nü ben de görmüş oldum sonunda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder