30 Kasım 2015 Pazartesi

Sersem Kocanın Kurnaz Karısı

Kimse başlığa bakıp da üstüne bir şey alınmasın, ben Devlet Tiyatroları'nın oyunun yazacağım.

Haldun Taner'in yazmış olduğu oyun, Türk tiyatrosu hakkında. Yabancı eserler sahnelenirken orijinaline sadık mı kalınmalı, uyarlanmalı mı, yerlileştirilmeli mi tartışmasını Moilere'in George Dandin oyununu sahneye koymaya çalışan bir tiyatro kumpanyasının gözünden ele alıyor.

Tomas Fasülyeciyan ve grubu İstanbul'da tiyatro yaparak barınamayınca Bursa'ya gider ve tiyatro sever Ahmet Vefik Paşa'nın himayesine girerek çalışmalarını burada sürdürür. Komediyi tiyatro adına felaket olarak gören ve tragedya üzerine tanımayan Fasulyeciyan ile tüluat'tan gayrısına yüz vermeyen Küçük İsmail Efendi'nin mücadelesi, Ahmet Vefik Paşa'nın tiyatro aboneliğini devlet memurlarına zorunlu kılması izleyicileri güldürüyor.

Lakin genel olarak komedi havasına sahip olsa da oyunda yer yer buruklaşmamak mümkün değil. Hele ki oyunun sonunda Fasülyeciyan'ın "bizlerin de toprağımız bol olsun" diye biten repliğini duyup da gözleri yaşarmayan insan değildir, bu da böyle biline.

Ben oyunu Cevahir Sahnesi'nde izledim. Uzun zamandır gitmediğim bu salonda kuş bakışı tiyatro izlemenin deneyimlenebileceğini unutmuşum. Tiyatro salonlarında daha iyi görüş açısı sağlanması için koltukların geriye doğru yükselmesi olağandır ama bu salonda arka sıralarda rakım oldukça yüksek:


Salonla ilgili söylenebilecek bir başka şey ise koltukların konforlu olmasına rağmen, arka taraflarda havalandırmanın oldukça yetersiz olmasıydı. Özellikle ikinci perdede bu durum daha da rahatsız edici bir hal aldı.

Bir de şu tiyatro seyircilerinin salona alınmadan önce yeterlilik sınavından geçirilmesini yetkililerden şiddetle rica edeceğim. Bir oyun sırasında flaşlı fotoğraf çekmek, instagram'a fotoğraf yüklemek ne demek? Ben oyuncu falan olsam bunları yapanları sahneye çıkarır, ibret-i alem olsun diye evire çevire döverim.

Tiyatroya ve oyunculara hak ettiği saygıyı gösteriniz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder