13 Mayıs 2014 Salı

Druidlerin gücü adına

Daha önce bir çok defa ifade ettiğim üzere fantastik şeyleri seviyorum. Bu yaşıma geldim, hala her sabah bir baykuşun beni bir büyücülük okuluna davet eden mektubu getirmesini bekliyorum. O mektup gelecek! İnanmak istiyorum.

Bu hevesle ne saçma çocuk kitapları okumuşluğum vardır bir bilseniz. Bir prens bulmak için onlarca kurbağa öpmek gibi.

Harry Potter'ı tek geçerim, bu kadar hevesli olmama rağmen Yüzüklerin Efendisi beni pek aş
çmadı, elbette vampirlere de sarmışlığım vardır. Sonra Taht Oyunları geldi, hasretim dindi. Ama adam da yavaş yazıyor kardeşim, tembel işte. Uzun zamandır şöyle dişime göre fantastik bir hikayeye denk gelemiyordum.

Hasretimi bir nebze olsun dindiren sevgili iş arkadaşıma buradan teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Bir gün elinde bir kitapla geldi "Bak, bu kitabı seversin belki" dedi ve adeta bir güneş gibi günümü aydınlattı.

Bir solukta okudum diycem yalan olacak. Resmen kitap bitmesin diye kendime günlük sayfa sınırı koyarak okudum. Bu arada kendisi bana serinin ikinci kitabını da getirdi. Ben de eşek değilim ya, üçüncü kitabı aldım.

Ve maalesef hepsi bitti...

Bu esrarengiz serinin adı Demir Druid Günlükleri; kitapların adı sırasıyla Takipçi, Büyücü, Çekiççi.

Yazarın sitesine baktım şimdi, aslında 7 tane yayınlanmış ama Türkçe'ye 3 tanesi çevrilmiş. Öfff otur bekle ki vay efendim çevirmenlerin keyfi gelsin de, yayınevi yayın zamanını uygun görsün de... Ölme eşeğim ölme. Bana yine İngilizce pratiği yolları gözüküyor. İngilize kitap okumakla ilgili bir sorunum yok da, böyle fantastik kitapları Türkçe okumayı daha çok seviyorum. Anlatılanların doğası gereği kullanılan kelimeler günlük dilden farklı oluyor ve hatta yeni kelimeler uydurulmuş oluyor.

Konuya gelecek olursak, fantastik her şey var desem yalan olmaz. Mitolojinin her türlüsü; İrlanda, İskandinav, Polonya, Rus, Kızılderili efsaneleri, vampirler, kurt adamlar, cadılar, kabalistler, tek Tanrılı dinler, Paganizm, zen öğretileri...İlk aklıma gelenler bunlar. Şimdi ben böyle çağrışım usulü ardarda sıraladım ama meraklanmayın kitapta hepsi gayet akıcı ve anlamlı bir şekilde anlatılmış.

Hikaye klasik, bir tane kahramanımız var, ki kendisi dünya üstünde kalan son druid. Yine klasik olarak düşmanları var, elbette dostları da... Bir de ortak hedefler için iş birliği yapmak zorunda olduğu müttefikleri var. Gerisi mücadele, mücadele.

Bu arada merak edenler için hemen druidin anlamını da söyliim: Kelt mitolojisinde bir nevi rahipmiş. Ben de okurken öğrendim. Aslında kitap bu tip konulara ilgi duyanlar için bir cennet. Vay bu da neymiş diye merak edip araştırmak isteyen bir deniz sunuyor.

Eğer olur da seriyi yayımlayan Artemis Yayınevi'nden birileri bu yazıyı okursa ifade etmek isterim ki ilk iki kitabın dilinde problem olmasa da üçüncü kitapta çeşitli yazım hataları vardı. Mesela "yapsa" yazması gereken yerde "yazsa" olması gibi ufak tefek hatalar. Okuduğumuz şey de evrenin sırlarını içermiyor sonuçta, doğru kelimeyi bulmak zor değil elbette ama bunlar okuma keyfini olumsuz etkileyen detaylar işte.

Dediğim gibi bayıla bayıla okudum. İyi vakit geçirmek, günlerin tekdüzeliğinden kaçmak için bir sığınak. Fantastik hikayeleri sevenlere şiddetle tavsiye olunur. Yok yok, şiddetle değil, kitapta da belirtildiği üzere harmoniyle.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder