24 Mayıs 2015 Pazar

Benim dengemi bozmayınız...

Size Takeo ve Kaede'nin macerasından bahsetmiş ve Otori üçlemesine ne kadar beğendiğimi anlatmıştım burada.

Üçüncü ve son kitapta Takeo ile Kaede vuslata ermiş, hem de Üç Ülke' nin (Three Countries) biiiiiir ucundan biiiiir ucuna hakimi olmuşlardı.

The Harsh Cry of the Heron kitabında, üçüncü kitabın bitişinden 16 yıl sonra, Üç Ülke' yi tam bir cennette dönmüş olarak görüyoruz. Savaşlar sona ermiş, herkes mutlu, bolluk bereket içinde yüzüyorlar.


Bu mutluluğu getiren Takeo ve Kaede'nin kurmuş olduğu adil sistem, denge ve düzen olmuş. Artık öyle kimse kimseyi kafasına estiği gibi asıp kesemiyor, hak var hukuk var. Uzun lafın kısası Üç Ülke kurumsallaşmış. Kurallar herkese uygulanıyor.

Bu arada sahneye "barbarlar" da giriyor. Uzak ülkelerden gelmiş bir taraftan ticaret yapmak isteyen diğer yandan da hristiyanlığı yaymak isteyen bu yabancılara barbar deniliyor. Buradan Köroğlu'na selam olsun, hakkaten "tüfek icat oldu mertlik bozuldu" nun dünyanın her yerinde yiğitlerin ortak derdi olduğuna tanık oluyoruz.

Tabii ki de bu kadar mutluluk, refah birilerinin rahatsız etmezse olur mu? Olmaz. Hem de kimi rahatsız ediyor? İmparatoru. Yaaaa Takeo ve Kaede'den büyük imparator var, ne sandınız. Üstüne üstlük insanoğlu çiğ süt emmiş, içeride de iktidara hakim olmak isteyen hainler dış güçlerin desteğini alınca, olaylar olaylar...

Üşenmeyiniz kitapları okuyunuz.

Yazar Lian Hearn'a buradan bir kez daha saygılarımı iletmek isterim. Masal gibi anlatmış, okuması çok çok keyifli bir hikaye yaratmış. Hayran olmamak mümkün değil. Daha evvel Hollywood'u göreve çağırmıştım bu serinin filmi çekilsin deyu. Yeter mi? Yetmez. Hem filmi çekilsin, hem de dizisi yapılsın. Israr ediyorum.

Kitapta kısaca "olaylar, olaylar" diye geçtiğim kısmın sebebi çeşitli karakterlerin ağzından "eril ve dişil güçler arasındaki denge" nin bozulması olarak açıklanıyor. Bunları kitaptan okursunuz, ben size asıl kitabın en önemli gizli mesajını açıklamak istiyorum: bir kadını kızdırmayın.

Bizim Takeo'nun Kaede'den yıllaaaar boyu sakladığı çok önemli iki sırrı vardı: Birincisi Takeo'nun başka bir kadından doğan oğlu. İkincisi de bir kehanete göre Takeo'nun ölümünün kendi oğlunun elinden olacak olması.

Takeo'nun çevresinde bu iki konuyu bilen bir kaç kişi vardı fakat iki kişinin bildiği sır mıydı? Tabii ki de hayır. Atalarımız ne demiş, sırrını söyleme dostuna, dostunun dostu vardır, o da söyler dostuna. Sonunda malum sırlar kulaktan kulağa anlatıla anlatıla Kaede'nin de kulağına geldi. Hem de çok nahoş bir biçimde. Peki ne oldu? Kaede Takeo'ya dünyayı dar etti. Takeo'nun dünyası tepesine yıkıldı, herrrrr şeyini yitirdi ve elleri böğründe kalakaldı.

İşte bu yüzden uyarıyorum, asla bir kadını kızdırmayın, asla bir kadının dengesini bozmayın, dünyanın dengesi bozulur valla.

Ne diyodum: Benim dengemi bozmayınız

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder