22 Aralık 2014 Pazartesi

Sıfır aldım ama bir sor niye

Uzun süredir bahsetmiyorum ama oryantiring maceralarım devam ediyor.

Bir kaç haftadır yükselme trendine giren performansım bu hafta dibi gördü. Sıfır çektim. Mecazi anlamda değil somut olarak 0 (yazıyla sıfır) hedef buldum.

İlk denememde bile bu kadar kötü bir sonuç elde etmemiştim. Kaybolduğum gün bile kaybolmadan önce bir kaç hedef bulmuştum. Yani bu kadar kötüsü hiç olmamıştı.

Yaklaşık 2 saat dolanıp kocccca bir hiç elde ettikten sonra atladım arabaya kös kös eve dönüyorum. Dönerken de başarısızlığım sebeplerini düşünmeye başladım. Öyle derin, öyle derin düşünmüşüm ki, köprü çıkışını kaçırıp Edirne'ye doğru yol almaya başlamışım.

Şükürler olsun ki, sapağı geçtiğimi erken fark edip hemen ilk çıkıştan kendimi attım da eve varabildim.

Yaaa şimdi yazınca fark ettim, kendime çok yanlış bir hobi seçmişim. Bir milyon tane tabelanın olduğu TEM'de bile yolumu kaybetmeyi başarıyorum, oryantiring benim neyime.

Neyse, böyle negatif şeylere takılmayacağım, yeterli sabır ve konsantrasyonla gitmek istediğim her yere gidebilirim. Bugüne kadar gittim, bundan sonra da gideceğim!

Böyle duygusal gel gitler arasında savrulurken bu yazıyı asıl yazma amacım kaynayıp gidecek. Bu hafta oryantiring'de sıfır çekmemin sebeplerini düşünüyordum ya, hah oraya geri dönüyorum.

İki sebep buldum. Sonra biraz daha düşündüm, "neden bunu blog'da yazmıyorum ki?" dedim. Böylece kendime koyduğum hedefleri gerçekleştirmem konusunda beni her zaman takdir eden ve blog'da bu içerikte yazmamı isteyen arkadaşlarımın da sözünü dinlemiş olurum dedim. (not 1: deli miyim neyim, sürekli kendimle konuşup duruyorum. not 2: hamarat sarışınla hamarat kumrala selam olsun)

Sebepler diyordum.

İlk hatam: haritayı elime aldım 15 hedef var. 15! Bugüne kadar en iyi performansımda 13 hedef bulmuştum, onu da ucu ucuna becermiştim. 15'i görünce ağzımdan ilk çıkan: "ben bu kadar hedefi bulamam ki" oldu.

Ne kadarrrr yanlış, oysa olaya şöyle baksam ya: "hımmm çok hedef var, muhtemelen tüm süreyi kullanmak zorunda kalacağım, ama deneyebilirim, en azından 10 tanesini kesin bulurum, şansım da yardım ederse 15'i tamamlarım"

Ama ben ne yaptım, daha başlamadan kendimi yapamayacağıma ikna ettim. Ben ettim siz etmeyin, hiç bir konuda kendinizi yapamam diye şartlandırmayın.

İkinci hatam: kendimi tanımıyorum. Ben mesela 100 metreyi kaç adımda kat ettiğimi bilmiyorum. Dolayısıyla başlıyorum koşmaya ama kaç metre gittim hiç bir fikrim yok.

Zaten bende "göz var izan var" da yok. Mesela bir kişiye bakıp imkanı yok boyunu kilosunu tahmin edemem. Allah korusun, bir suça şahit olsam, zanlıyı tarif et deseler dut yemiş bülbül gibi kalakalıp adalet sistemini çökertebilirim. Benim 1.50 boylarında 60 kg civarlarında diye tarif ettiğim kişi Adirana Lima çıkabilir, o kadar yani.

Bunu oryantiring'e, oradan da değerli bir hayat dersine nasıl bağlayacağım peki? Şöyle: kendinizi bir şeyleri yapabileceğinize inandırırken akıllı olun. Yola çıkmadan önce sınırlarınızı, kapasitenizi, yeteneklerinizi ölçün biçin tartın. Yoksa benim gibi Allah ne verdiyse diye haldır haldır koşmaya başlarsanız dört dönüp bir tane bile hedef bulamadan yorulduğunuzla kalırsınız.

İşte böyle, daha önceden dediğim gibi oryantiring oyun değil hayat dersi. Tabi benim de payım var bunda, öyle boş boş bir işler yapmıyorum. Ne yaparsam yapayım sürekli bir kendimi geliştirme çabası içinde helak oldum valla. Hayrını görün.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder