14 Aralık 2014 Pazar

Ebegümeci yemeği sallım

Pazarda gezmesini, meyvemi sebzemi hem gözümle hem elimle seçmesini severim. Bu konuda da şanslıyım, genelde oturduğum evlerin yakınında pazar kurulmuştur İstanbul'a taşındığımdan beri.

Ben de zaman oldukça pazara giderim. Maalesef sebzenin, meyvenin iyisini seçmekte pek başarılı değilim. Genelde kazıklanırım. Babam mesela bu konuda çok başarılıdır, en iyisini seçer hep. Ben de kendisinden ders almaya çalışırım ama balık hafızam işin püf noktalarını pek çabuk unutuverir.

Bu nedenle meyve sebze seçimini ilişki yönetimiyle halletmeye çalışırım. Şöyle ki, bir kaç tezgah gözüme kestirir, alışverişimi sürekli buradan yaparım. Adamlar beni unutmasın, artık bir hukukumuz oldu, kazıklamayalım bari desinler diye de her hafta sohbet muhabbet. İşe yarıyor mu derseniz, eh işte derim.

Her ne kadar bir kaç tezgahı belirlemiş olsam da, mümkün olduğunca gezer, farklı tezgahlara bakarım, belki farklı bir şeyler görürüm umuduyla. Malum kış da gelince pırasa, ıspanak, karnabahar, brokoli; dön dolaş yine aynı yine aynı. Biraz farklı sebze istiyor bünye.

İşte bu hafta da rutin pazar teftişimi yaparken bir de ne göreyim! Ebegümeci. Aşağıdaki güzeller bir tezgahtan melun melun bana bakmasınlar mı?

Baksınlar. Ben onları hemmmen almaz mıyım? Alırım. İstanbul'a geldiğimden beri ilk defa bir demet ebegümeciyle karşılaşmışım, öylece yanından geçip gidemezdim.

İlişki yönetimi stratejim kapsamında hemen muhabbete başladım. Şile'nin bir köyünden geliyormuş, kendi bahçelerinde yetiştiriyorlarmış çeşitli yeşillikler pazı, pırasa, kara lahana, ebegümeci. Zaten küçücük bir tezgah, her hafta geliyormuş, tamam dedim, ben de artık her hafta gelirim.

Aldım otlarımı, eve koştum. Annem çok güzel yapar bunun yemeğini, bizim oralarda sallım denir. Annemi aradım, tarifi aldım, kolları sıvadım.

Öncelikle otların körpe olmayan kısımlarını ayırmak gerekiyormuş. Hem yaprakları hem sapları. Zaten bende var bir damlacık ebegümeci, körpesi kartı uğraşamam diyerek hepsini bir güzel yıkadım. Saplarını yaklaşık 2 parmak aşağısından kestim kalanlarını yemekte kullanmak üzere ayırdım.

Çok ince olmayacak şekilde yaprakları doğradım. Çok ince olmayacak derken, iri yaprakları ikiye böldüm; daha küçük olanları olduğu gibi kullandım. Sapları da 4-5 cm uzunluğunda doğradım.

Bundan sonrasında klasik yağ soğan harcına bolca sarımsak ekleyip (ben yukarıdaki demet için 4 iri diş kullandım) yarım yemek kaşığı salçayla kavurup ebegümecini ekledim. Bu şekilde de kavurduktan sonra üstünü geçecek kadar suyunu ve tuz ekleyip pişmeye bıraktım.

Kaynamaya başladıktan sonra 1-2 tıkırdatıp (bu annemin lafıdır) altını kapattım. İşte sallım yemeğimiz hazır.

Fotoda da görüleceği üzere benim yemeğim biraz susuz oldu. Aslında biraz da sulu yapıp çorba olarak tüketebilirsiniz. Asıl lezzetini arttıran ise yerken üzerine dökeceğiniz bir kaşık kadar sirke oluyor.

Afiyet olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder