19 Temmuz 2014 Cumartesi

Soğuk Dağ

Ofiste bir kitap kampanyası başlattık. Topladığımız kitapları bir vakıf/dernek aracılığıyla ihtiyacı olan okullara göndereceğiz.

Bu girişimle eninde sonunda birilerini sevindireceğimizi umuyorum ama şu aralar en sevinen benim. Ofis kitap cennetine döndü. Döndü de beni de aldı mı bir endişe. "Gönderim zamanı gelene kadar ben bunları nasıl okuyacağım" diye kara kara düşünerek bir taraftan da kendime hakim olamayıp zimmetime kitap geçirmekten korkuyorum.

Bu kadar girizgahtan sonra son okuduğum kitabı yazacağımı tahmin etmişsinizdir: Soğuk Dağ, yazar Charles Frazier. Aslında 2003 yılında filmi çekilmişti ve bir çok ünlü oyuncu rol almıştı. Yani filmini hatırlama olasılığınız daha yüksek.

Ben filmi izlememiştim ama çok da konuşulduğu için bir taraftan merak ediyordum. İşte bu kitabı da bağışlananlar arasında görünce hemen aldım, okudum.


Bu kitap yazarın ilk romanıymış ve Amerika'da oldukça başarılı olmuş. Eleştirmenler tarafından Amerikan İç Savaşı'nı en iyi anlatan roman kabul edilmiş.

Aslında bana kalırsa kitap bir yolculuk hikayesi. İç savaştan kaçan Inman'ın sevgilisi Ada'ya kavuşmak için çıktığı uzun yolculuğu anlatıyor.

Bu yolculuk sırasında karşılaştığı karakterler üzerinden de savaşın yıkıcı etkisine tanık oluyorsunuz. Savaş nedeniyle insanlığını kaybedenler, savaşa rağmen yaşamaya çalışanlar, hayatta kalma konusunda kendi savaşını verenler... 

Inman'ın yolculuğunun paralelinde de Ada'nın değişen hayatına, gündelik yaşamından kesitlerle tanık oluyorsunuz. El bebek gül bebek sürdürdüğü yaşamının babasının ölümünden sonra sırtına yüklenen sorumluklara nasıl da değiştiğini okuyorsunuz.

Kitapta beni en çok etkileyen kısım çocuğuyla birlikte hayatta kalmaya çalışan Sara'nın hikayesi oldu. Bizzat savaşa katılmayan, "evde kalan" kadınların savaşını anlatıyor. Hayatta kalma savaşını.

Amerikalı Amerikalıyı kırmış, bu da tarihi olmayan bir ülkenin bir tarih oluşturmasına vesile olmuş. Kitaba fon oluşturan bu iç savaş olsa da, savaşın kötülüğünü ortaya koyduğu için evrensel bir konusu var diyebiliriz.

Kolay okunan bir kitap. Inman ve Ada'nın hikayeleri arasındaki gidiş gelişler şeklinde anlatılan öykü kimi yerlerde ağırlaşsa da akıcı dili sayesinde rahat okunuyor. Filminin çok etkileyici olduğunu duymuştum, gerçekten de kitapta anlatılan mekanları hayal ettiğinizde filmin görsel olarak etkilyeici olduğunu tahmin etmek hiç zor değil.

İyi okumalar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder