25 Temmuz 2014 Cuma

Akdeniz Heykeli

Zekanın bir çok tanımı yapılabilir de, içinde bulunduğumuz şartlardan dolayı kısaca "elmalarla armutları ayırabilme yeteneği" desem cuk oturur.

Yaz sıcağında elma armut ne alaka diyenlere Filistin protestoları diyeceğim.

Yaşananlar malum, insan olanın içi yanıyor. Bunu durdurabilmek için ne gerekiyorsa yapalım, durduramıyorsak bile yangına su taşıyan karınca misali tarafımız belli olsun.

Ama protesto adı altında vandallık da neyin nesi oluyor.

Güya İsrail Başkonsolosluğu önünde İsrail'i protesto etmek isteyen bir grup tutmuş güzelim Akdeniz heykeline zarar vermiş.

fotoğrafı vikipedi'den aldım

Bu heykeli İstanbul'a ilk geldiğim zamanlarda görmüştüm. Sene 1996, metro falan yok, bir öğrenci olarak belediye otobüslerinin en sadık müdavimlerindenim. O yıllarda bir öğrenci sinemaya, gezmeye, eğlenmeye nereye gider? Tabii ki Taksim, Beşiktaş, Eminönü, Kadıköy. E okul da Hisarüstü'nde. Dolayısıyla adını saydığım yerlerden herhangi birine gitmek için illa Zincirlikuyu'dan geçilecek. 43R, 559C, 59R emirme amade.

Her önünden geçişimde otobüsün camına yapışıp, her an rüzgardan uçuvereceğini düşünerek hayran hayran bu heykeli izlerdim. Çok etkilemişti beni. Heykele baktığımda hem biraz korkuyor, ama bir taraftan da dinginlik hissediyor, öte yandan çok da güzel buluyordum. Adını bilmiyorum o zamanlar, internet'le haşır neşir değilim pek fazla, oradan da öğrenememişim. (Bak o zamanlar Google var mı ondan bile emin değilim) Kısaca "Zincirlikuyu'daki kadın heykeli" diyordum.

Sonra seneler geçti üstünden, Zincirlikuyu'dan da o kadar sık geçmez oldum. 2005 yılında bir gün gazetede bir haber okudum, haberden ziyade resim dikkatimi çekti. Aaaa benim "Zincirlikuyu'daki kadın heykeli"m meşhur olmuş, üstelik de bir adı varmış: Akdeniz. İlhan Koman anısına düzenlenen bir sergi nedeniyle Galatasaray'a taşınmış. Ne kadar hatırlamıyorum ama bir süre kaldı orada. Ben de İstiklal'e her gidişimde heykelime bakardım.

Adını öğrendikten sonra heykel daha da anlamlı geldi bana. Gerçekten de şekil olarak Akdeniz'i andıran, dalgalı bir denizi andıran bir yapıt. Akdeniz bundan daha estetik anlatılamazdı. Hemen internette araştırdım. Heykeltıraşı İlhan Koman'mış. Dünya çapında başarılı bir sanatçıymış kendisi. Ayrıca benim her an bir rüzgarla havalanmasını beklediğim heykelin ağırlığı 4 tonmuş!

Sergi sona erdikten sonra heykelin nerede sergileneceği yine gündeme gelmişti hatırladığım kadarıyla. Sonunda Levent'te şu an bulunduğu yere taşınmıştı. Şu anki konumu o kadar kötü ki, bu kadar güzel bir eser o yüksek binaların arasında görünmez olmuş. Yine de yolum düştüğünde hayranlıkla bakarım heykelime.

Oysa bu kadar güzel bir eseri gökdelenlerin arasında saklamaktansa şehrin en merkezine koymak gerek. Hatta mümkün olsa da çok daha büyük ebattaki bir örneği böyle Akdeniz'i gören bir tepenin zirvesine konsa. Eyfel Kulesi, Özgürlük Heykeli ya da Kurtarıcı İsa Heykeli gibi bir sembol haline gelse. Keşke.

Halbuki bu güzelim heykel ne zaman İsrail protesto edilmek istense hedef haline geliyor. Daha önceki yıllarda da bu tip protestolarda heykelin üstüne çıkan "protestocuların" fotoğrafları yansırdı gazetelere. Sonunda da başarmışlar, kolunu kırmışlar işte.

Elmalarla armutları ayırma yeteneğinden yoksun bir güruhun, sanata saygı duymasını, estetik ve güzelliği takdir etmesini beklemek yersiz. Neticede Coca Cola'yı protesto ettiği için Fanta içen yöneticilerin olduğu bir ülkede yaşıyoruz biz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder