14 Kasım 2014 Cuma

Labirente hoşgeldiniz

Ne olacak benim bu fantastik distopya merakım bilemiyorum. Galiba içimde ortaya çıkmak için uygun koşulların oluşmasını dileyen bir kahraman gizleniyor.

E tabi her şey güllük gülistanlıkken de kimsenin bir kahramana ihtiyacı olmayacağından bilinçaltımdan doğru gizli gizli liderlik, fedakarlık, inisiyatif kullanma, gizli planları ifşa etme, zorluklarla mücadele edip problemleri çözme özelliklerimi ortaya koyabileceğim ortamları mı çağırıyorum bilmem ki.

Ecnebilerin bir atasözü var ya "ne dilediğine dikkat et, gerçek olabilir" diye işte ben de korkuyorum. Secret varsa ben bittim arkadaş.

İşte insanın evden ofise, ofisten eve sıkıcı bir hayatı olursa hayal gücü de böyle zenginleşiyor.

Neyse, bu kadar çözümlemeyi yeni bitirdiğim bir kitabın havadisini vermek için yaptım.

Labirent - Alev Deneyleri. Yazar James Dashner. Aslında bu Labirent diye bir serinin ilk kitabı. Duyduğuma göre üçüncüsü de yayımlanmış. İlk kitabın filmi de çekilip geçtiğimiz yaz vizyona girmişti.

İlk kitapta hikaye oraya nasıl geldiğini bilmeyen bir grup ergen gencin bir labirentle çevrelenmiş Kayran kasabasından kurtuluşlarını anlatıyordu. Kayran'a gelmeden önceki hayatları hakkında hiç bir hatırayı anımsamayan gençlerimizin elbette labirentten kurtulması kolay değildi. Bir yandan labirentin içinde yollarını bulmaya çalışırlarken bir yandan da "ızdırap verenler"le savaşmaları gerekiyordu. Merak edenler için ızdırap verenler üzerlerinde yer alan kıskaçlarla insanları ısıran ve korkunç acı veren mekanik canavarlar oluyor.

Bir çıkış bulmak için görevlendirilmiş "koşucu"lar her sabah erkenden tabana kuvvet labirent koridorlarına dağılıyor ve planı çıkartmaya çalışıyorlardı. Ancak her akşam güneşin batmasıyla Kayran'ın kapıları kapanıp da ızdırap verenler dışarıdaki labirentte fink atmaya başladığı için bu görevi gerçekleştirmek için kısıtlı bir süreye sahiplerdi.

Bir de üstüne üstlük, kapılar kapandığı anda dış duvarlar hareket ediyor ve labirent her gün değişiyordu. Bu şartlar, altında kasaba halkı tam anlamıyla öğrenilmiş çaresizlik kurbanı olmuş. Labirentin planını falan çıkartmaya çalışsalar da aslında bunun boş bir uğraş olduğunu içten içe kabul etmiş durumdalardı. Derken...

Kahramanımız Thomas sahne alır ve olaylar, olaylar...

İkinci kitap ise Thomas önderliğinde labirentten kurtulan gençlerimizin tam huzura erdiklerini zannederken hooop ikinci bir sınavı geçmeye zorlanmalarını anlatıyor.

Bu sefer de güneşin cayır cayır yaktığı bir çölü geçip "güvenli bölge"ye ulaşmaları gerekiyor. Elbette ki grubumuzun sadece sıcakla mücadele etmesi okuyucuyu tatmin etmeyeceğinden insan yiyen metal küreler, açlık, susuzluk, "deliler", ihanet ve yeni nesil mekanik canavarlarla zenginleştirilmiş sınavlarına tanık oluyoruz.

Ay tabi bir de gençlerin ergenlik problemleri...

Gençler ikinci sınavı da geçtiler ama üçüncü kitap çıktığına göre daha çilelerini doldurmadılar anlaşılan. Bakalım onu da okuyalım be sefer ne gibi mücadelelere girişecekler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder