11 Kasım 2014 Salı

Ağaçlara kıymayın efendiler!

Daha önceden babamın zeytin kralı olduğundan bahsetmiştim. Zeytin ağacıyla doğuştan gelen bir bağım var. Teeee Roma'larda zeytin ağacı peşine düşüp selfie çekmişliğim de vardır. Kan çekiyor zağar.

Ben zeytin ağacını bu kadar severken zeytin çekirdeği kadar beyni olmayanların hem de hukuksuz bir şekilde 6.000 ağacı kesmelerine küfrü basmaz mıyım. Hem de ne kallavi küfürler salladım da burada yazamam. Sorumluluk sahibi bir blogcuyum neticede. Ama Allah'ım sen meseleyi biliyorsun işte.


6.000 ağacın bir kalemde kesilmesinin ekolojik sonuçlarına mı içlenirsin, o köylülerin geçim kaynaklarının ellerinden alınmasına mı karalar bağlarsın yoksa tüm bunların kanun, hak - hukuk, mahkeme kararı, kamuoyu gözetilmeksizin "ben yaptım oldu"culukla yapanların yanına kar kalacağını bilmeye mi yanarsın... Seç, beğen, al bacım. İşte sana yeni Türkiye.

Olsun ama. 6.000 ağaç eksiliversin, bizim nohut oda, bakla sofa 1.000 odalı sarayımız var. Artık ihtiyaç halinde milletçe duvarlarını kemirir dururuz. Halkın malıymış neticede.

Mal ki ne mal...

Saraylarla yarışamaz elbet ama benim de bu dünyada bir dikili ağacım var işte. Hem de zeytin ağacı. İnşallah birileri göz dikmeye kalkmaz. Memlekette hak-hukukun esamesi okunmadığı için artık mülkün temeli adalet değil "inşallah-maşallah" maalesef.


Bu ağacı 2006 yılında annem, babam, kardeşimle birlikte dikmiştik. Aslında o gün diktiğimiz tek fide değildi bu ama şansa bakın ki sadece benimki gelişip serpilip meyvesini verdi.

Ay tamam tamam, adını benim verdiğim ağaç olduğundan emin değilim ama ben sahiplendim. Artık o benim ağacımdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder