8 Temmuz 2015 Çarşamba

Büyücüler

Bu aralar bende bir tembellikler, bir üşengeçlikler, bir isteksizlikler, bir neler neler. Tamam zaman zaman gelir bana böyle şeyler ama bu sefer sebebi ben değilim. Hayat bazen böyle oluyor işte. Olsun. Eninde sonunda su yolunu bulur nasıl olsa.

Bu tembellik-üşengeçlik-isteksizlik üçgeni kitap okumamdan blog yazmama; spor kariyerimden restoran keşiflerime her bi şeyime sirayet etti. En son okuduğum kitabı 22 haziranda yazmışım. Peheyyyy, her hafta bir kitap bitiren bana neler olmuş böyle.

Tamam, her şeyin suçunu da hayata atmayayım şimdi. Her konuda olduğu gibi kitap seçme konusunda DA hatalı seçimler yapabiliyorum.

En son bitirdiğim kitabı elime alırken çok heveslenmiştim. Nasıl heveslenmeyeyim ki, tanıtımı aynen şunu söylüyordu: "yetişkinler için Harry Potter". Benim Harry sevgimi bilmeyen kaldıysa öğrensin.

İlk 20 sayfa seçimimden çok memnundum, sonraki 50 sayfada bir şeylerden kuşkulanmaya başlamıştım ama yine de yılmadım, okumaya devam ettim. Ve kitabı bitirdim. Sonuç: hayal kırıklığı.

Lev Grossman'ın yazdığı Büyücüler'den bahsediyorum. Bir kere şundan emin oldum, konu ne olursa olsun içine "yetişkinlik" girdiği zaman otomatikman sıkıcı kategorisine giriyor. Peki büyücülerin içine yetişkinler girerse ne oluyor, şöyle özetleyeyim: varoluşsal kaygılar, alkol, uyuşturucu, cinsellik, aldatma sahne alıyor.

E hani büyücülerden bahsediyorduk, işin sihri nerede kaldı. Bunlar zaten büyücü olmayan biz zavallılar için neredeyse gündelik konular. Büyücüleri kullanmaya ne gerek var ki, gayet sıradan karakterlerle de aynı hikaye anlatılabilirdi. Bizimla değılsın Lev Grossman.

Bir başka eleştirim de akışla ilgili. En doğru ifade bu olur mu bilemedim ama kurguda bir dağınıklık var. Bazı bölümleri okurken "bunun olayla ilgisi ne ki şimdi" diye sorarken buldum kendimi. Bilemiyorum, belki de bu durum benden kaynaklanıyordur. Olur olmaz yerlede bir sürü soru sormak gibi bir alışkanlığım vardır neticede.

Çeviride de beni rahatsız eden bölümler vardı. Tekrar tekrar okumama rağmen anlayamadığım cümleler, anlam düşüklükleri bende özensiz bir çeviri olduğu hissiyatını uyandırdı.

Bu kitap bir üçlemenin ilk kitabıymış, üçüncüsü henüz Türkçe'ye çevrilmemiş. Peki ben şimdi size bu kadar karaladığım kitabın ikincisini okuyacağım desem, hakkımda ne düşünürsünüz? Rahat olun, problem diil. Ben kendimi biliyorum zaten.

Bir kaç tuhaf alışkanlığımdan bir tanesi de kitap alışverişlerimde kendini gösterir. Şöyle ki, eğer ben bir kitap alıyorsam ve o bir seri ise tüm seriyi alırım. Neden? Ya ben kitabı çok beğenirsem ve gecenin bir yarısı bitirirsem ne olacak? Kitapsız falan kalırım maazallah, devamında ne oldu diye meraktan öleyim mi? Ölmeyeyim. O yüzden kitapların hepsi elimin altında bulunsun isterim.

Bu nedenle ikinci kitabı da almış bulundum işte. E aldığım kitabı okumayacak mıyım? Mecburen okuyacağım elbette.

Ben biliyorum zaten, başıma ne geliyorsa bana müstahak. Oh olsun bana.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder