9 Ekim 2019 Çarşamba

Dolfi ile Marilyn

2017'den yazıp hazırladığım bir kitap değerlendirmesi. 
Allahım ben ne yaşamışım ki bu blog'u zaten hazır bir yazıyı yayınla düğmesine dahi basmadan kaçıp gitmişim...
Boşa gitmesin bari, buyrun:

"Berlin'de geçen kitaplar" araştırmamda denk geldim François Saintonge'un Dolfi ile Marilyn kitabına. Hikayenin Berlin'le ilgisi olmamasına rağmen üç açıdan dikkatimi çektiği için hemen attım sepete: kapağı, ismi ve de konusu.



Kapak eğlenceli görünüyordu. İsmi iki ünlü şahsiyeti içeriyordu. Konusuna gelince şu cümle ile başlıyordu: "Klonlanmanın artık hayal olmadığı bir dünyaya hoş geldiniz!" E bu şartlar altında, bu kitabı almamak benim için imkansızdı.

Çok da uzak olmayan bir gelecekte (sene 2060) insan klonlamak mümkün ve de serbesttir. Ancak tabii ki bazı kurallar çerçevesinde. Halen yaşayan biri klonlanamaz, klonlar asla üreyemez, standart bir eğitim sürecine tabidirler ve bazı şahsiyetler asla klonlanamaz. Mesela Adolf Hitler.

Kuralların ve de yasaların olduğu her yerde, her konuda ve de her koşulda olduğu gibi klonlama konusunda da kurallara ve de yasalara uymayanlar yine iş başındadır. Ve Dolfi ile Marilyn de yasa dışı klonlar olarak tarih profesörü kahramanımız Tycho Mercier'in hayatına dahil olur. Derken iki yasa dışı klon ortadan kaybolur. Yıllar sonra ise Germaniya Şansölyesi ve de eşi olarak ortaya çıkarlar. Olaylar, olaylar...

Hikayenin sonunu baştan açık etmiş olacağım ama Adolf Hitler'in tekrar ortaya çıkması tarihi tekerrür ettirmiyor. Zaten hikayenin bu kısmında çok da enteresan bir numara yok.

Ben asıl kitabın aynı zamanda anlatıcısı da olan Profesörün klonlanma konusundaki ahlaki çatışmalarını sevdim. Gerçekten de üstünde kafa yorulması gereken konular; klonlar biricik değil, dizayn edilmiş bir makineden dolayısıyla bir eşyadan ne farkı var? Neden herhangi bir canlıdan daha az yaşama hakkına sahip olsunlar ki? Ne derecede hangi haklara sahip olmalılar? Klonlanma kölelik sistemine geri dönüş mü?

Prensip olarak cevabını bilmediğim soruları düşünmeme, tek bir doğrusu olmayan konular hakkında kafa yormama taraftarıyım. Dolayısıyla bu kitabı okudum, şöyle bir bakış açısı geliştirdim falan diyecek durumda değilim. Kısaca görmezden gelmeyi tercih ediyorum. Ve de klonlanma konusunda ahlaki meselelere kafa yorması gerekecek kadar klonlarla iç içe olunan bir jenerasyona mensup olmadığım için ziyadesiyle mesudum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder