3 Temmuz 2016 Pazar

Siddhartha

Hep söylüyorum yine söyleyeyim: bu blog beni zenginleştiriyor; bilgimi, görgümü, kültürümü arttırıyor. Sadece yazarak bunlar olmaz dediğinizi duyar gibiyim. Olmuyor zaten. Ama bu blog sayesinde keşfettiğim başka bloglar var, onları okuyorum.

Bu keşiflerim arasında ilk göz ağrım, kardeşçiğimin tavsiyesi Günün Çorbası . Sevgili Yeliz'i hiç tanımasam da çok seviyorum. Sanki uzun yıllar boyunca çok şeyler paylaştığım ama kaderin bizi ayrı şehirlere savurduğu eski bir dostummuş gibi hissediyorum.

Ayrıca Yeliz'in güçlü kaleminin dışında, okuma alışkanlığına ve okuduğu kitapları anlatma şekline de imreniyorum. İşte onun sayesinde okumaya karar verdiğim bir kitap: Hermann Hesse'nin Siddhartha'sı.

Taa 2013 yılında onun yorumlarını görüp almıştım bu kitabı. Okumak bugüne kaldı. Bu yazıya başlamadan önce tekrar onun kitapla ilgili yorumlarını okumak istedim ve kendi kendime gülümsedim: "bazı kitaplar sabırla sıranın kendisine gelmesini bekler" demiş. Yine doğru söylemiş.

Bence bu kitabı benden değil onun kaleminden okuyun . Ama şunu söylemeden geçemeyeceğim. Eğer Yeliz'in yazdıklarını okumamış olsaydım ve bu kitaptan bir alıntı yapacak olsaydım ben de tam olarak aynı bölümü seçerdim. Sadece kitabın özü değil, yaşamın da özü aslında bu cümle:  

… Bir kimse arıyorsa, gözü aradığı şeyden başkasını görmez çokluk, bir türlü bulmayı beceremez, dışarıdan hiçbir şeyi alıp kendi içine aktaramaz, çünkü bir amacı vardır, çünkü bu amacın büyüsüne kapılmıştır. Aramak, bir amacı olmak demektir. Bulmaksa özgür olmak, dışa açık bulunmak, hiçbir amacı olmamak…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder