18 Eylül 2014 Perşembe

Uyumsuz Kuralsız Yandaş

Bir kaç yıl önce hayatımıza giren "Secret" olayını hatırlıyor musunuz, hani kitabı dünyada milyonlarca satmıştı, falan.

Olaya çok derinlemesine hakim değilim ama sağdan soldan duyduğum kadarıyla temel prensipler şöyleydi: "ne dilersen o olur, evrene gönderdiğin mesajlara dikkat et, başına gelen iyi ya da kötü her şey aslında sen çağırdığın için gelmiştir"

İşte bu doğruysa ben bittim a dostlar.

Zira muhtemelen evrene şu mesajı yolluyorum "ben bela arıyorum, rahat bana batıyor"

Bakın vikipedi ne diyor: 

Distopya, (anti-ütopya Yunanca dystopia) çoğunlukla ütopik bir toplum anlayışının anti-tezini tanımlamak için kullanılır. Distopik bir toplum otoriter - totaliter bir devlet modeli ya da benzer bir başka baskıcı sistem altında karakterize edilir. Kelime ilk defa John Stuart Mill tarafından kullanılmıştır. Filozofun Yunanca bilgisi göz önüne alınırsa, kelimeyi "ütopyanın tersi" olarak değil, "kötü bir yer" anlamında kullandığı anlaşılır.Yunanca bir ön-takı olan dys/dis, "kötü", "hastalıklı" ya da "anormal" anlamını taşır.

İşte böyle bir şeyi sevdiğim için, bunu da dile getirdiğim için o Secret denilen şey varsa Allah cezamı verecek.

Neden girdin böyle derin konulara derseniz derim ki:

Veroinca Roth'un Divergent, Insurgent, Allegiant üçlemesi 2014 yaz tatilimin en keyifli eşlikçileri oldular. (Uyumsuz, Kuralsız, Yandaş)

Bu kitapları özellikle de orijinal dilinde okuyacağım diye seçmedim, şans eseri elime İngilizceleri geçti, ben de okudum. Ama belirteyim ki çok ileri seviyede İngilizce bilgisine gerek duymadan da rahatlıkla okunabilecek bir seri. Çok yalın bir dili var. Öykünün akıcılığından bahsetmeme gerek bile yok.

Hikaye tabii ki de belirsiz bir gelecekte geçiyor. Geçmişte yıkıcı bir savaştan geçmiş olan toplumun birlikte yaşayabilmesinin tek yolunun 5 farklı gruba ayrılmak ve her bireyin ait olduğu grubun normlarına uygun şekilde yaşaması olduğunu kararlaştırmışlar. ( Kim? Bilinmiyor) Çünkü inançlarına göre insanları bir arada tutan ne aile bağları, ne eğitim seviyeleri, ne de başka bir şey. Bir toplumu bir arada tutan tek şey inandıkları ortak değerleri.

16 yaşına kadar aileleri ile birlikte yaşayan çocuklar ortak bir eğitimden geçiyorlar. Ancak 16 yaşına girdiklerinde önce bir yetenek testine tabi tutulup hangi gruba yatkın olduklarını öğreniyorlar. Hemen ardından da resmi bir törenle kendi gruplarını seçiyorlar. Bu seçim geri dönüşü olmayan bir seçim. Eğer ki ailelerinin mensup olduğu gruptan farklı bir seçim yaparlarsa her şeyi geride bırakıp yeni gruplarına katılarak yeni hayatlarına başlıyorlar.

Bahsedilen grupların her biri bir erdemi yüceltiyor: Fedakarlık, Cesurluk, Bilgelik, Dostluk, Dürüstlük.

Ayrı gruplara ayrılmış olsalar da birlikte yaşam gereği her grubun değerlerine göre aldığı sorumlulukları var:

Fedakarlar kendilerini bencillikten uzak bir yaşama adadıkları ve güce sahip olmak gibi bir amaç gütmedikleri için yönetim işlerini bu grup üstlenmiş. Ayrıca sosyal yardım, gönüllülük gibi işler de bu gruba ait. Dikkat çekmenin de bir bencillik olduğunu düşündüklerinden günlük hayatlarında gri renkli kıyafetler giyiyorlar.

Cesurların derdi korkuyu yenmek, korkusuz olmak olduğu için güvenlik işleri kendilerinden soruluyor, asker, polis gibi meslekler yani. En belirgin fiziksel özellikleri dövmeleri ve siyah giyinmeleri.

Bilgelerin en önem verdiği şey araştırmak, öğrenmek, bilgiye ulaşmak. Bu nedenle bilim adamları, mühendisler, doktorlar bu gruptan. Her zaman ciddi ve soğuklar. Ayırt edici fiziksel özellikleri gözleri bozuk olmasa da taktıkları gözlükleri ve mavi kıyafetleri.

Dostlar için en önemli şey başkalarıyla empati kurmak, barış ve uyum içinde yaşamak. Fiziksel olarak sarı kıyafetleri ile ayırt ediliyorlar. Meslek olarak tarım işleriyle ilgileniyorlar.

Dürüstler içinse dünya doğru ve yanlıştan ibaret. Her şey neyse o. Hayatlarında kıvırma, yalan dolan yok. Tabii ki de adalet sistemi kendilerinden soruluyor.

Bu gruplar size uymadı mı? O zaman üzgünüm, toplum dışına itilmekten başka seçeneğiniz yok. İşte bir de bu dışlanmışlar var, grupsuzlar. Tabi oldukları grubun normlarına uyum sağlayamayan, kendilerinden beklenen davranış kalıplarını sergileyemeyenler gruptan atılıyor ve dışlanmış olarak yaşamaya çalışıyor.

Bööööyle muhteşem bir toplum yapısı kur yine de insan evladı çiğ süt emmiş, yaranamazsın. Ya bunlardan birini değil de hepsini olmak istersen ne olacak? Tabii ki de isyeeeeeaaaaan ve olaylar olaylar.

İkinci kitabın sonunda bu şehrin ne ayak olduğu ortaya çıkıyor. Üçüncü kitapta ise 16 yaşındaki ergenler dünyayı (hadi dünya iddialı oldu, şehri diyeyim) kurtarmaya kalkışıyor, bir nevi süper kahraman rolünde. Tabii ki de hikaye başından itibaren bir aşkla da ufak ufak soslanıyor.

Okuması zevkli, kaymak gibi akıyor. Üstelik üstünde konuşacak bir sürü malzeme çıkarıyor: mesela biz beyimle uzuuuun uzun çevremizdeki insanların hangi gruplara tabi olacağı konusunda fikir teatilerinde bulunduk.

İlk kitabın filmi de çekilmiş meğersem, ben dünyadan bihaber... Tatilden dönünce hemen izledik. Bahsettiğim grupların normları, manifestoları kitapta uzun uzun yer alsa da filmde bu bilgiler olmadığından sadece filmi seyrederek hikayenin içine biraz zor olabilir. Bence kitabı okuyun, ondan sonra filmi de izlersiniz.

Çok uzattım, ben kaçar.

2 yorum:

  1. Kitaba ergence diyenler var ki çok saçmalar. Zaten kitap young adult serisinde herneyse dslflkjsadljs Fourtris <4

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir kitapta, bir filmde herkes ne ararsa onu bulur. Sevgiler.

      Sil